GGM önünden seslendiler: GGM’ler kapatılsın 2025-06-25 15:10:54     İSTANBUL – İHD ile TİHV öncülüğünde GGM önünde gerçekleştirilen açıklamada, tüm GGM’lerin  kapatılması gerektiği vurgulanırken, alternatif mekanizmaların geliştirilmesi gerektiği mesajı verildi.   Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) ve İnsan Hakları Derneği (İHD), 26 Haziran İşkenceye Karşı Mücadele ve İşkence Görenlerle Dayanışma Günü kapsamında hazırlanan 3 günlük programın ikinci  gününde, İstanbul Arnavutköy’de bulunan Geri Gönderme Merkezi (GGM) önünde basın açıklamsı gerçekleştirdi. Açıklamaya, Göçmen Mülteci Dayanışma Ağı temsilcileri, İHD İstanbul Şubesi Başkanı Jiyan Tosun, TİHV İstanbul Temsilcisi Ümit Efe’nin yanı sıra çok sayıda insan hakları savunucusu katıldı. “İşkencesiz bir dünya mümkün!” pankartının açıldığı açıklamada, “Ters kelepçe işkencedir”, “İşkence suçunda zaman aşımı yoktur”, “İşkence mutlak yasaktır, istisnası yoktur”, “İnsanlık onuru işkenceyi yenecektir”, “İşkenceye cezasızlığa hayır”, “İşkencesiz bir dünya mümkün” dövizleri taşındı. Ortak basın metnini İHD İstanbul Şubesi yöneticisi Bilal Yıldız okudu.   İhlaller   Savaş ve çatışmalardan dolayı milyonlarca insanın göç ettiğini söyleyen Bilal Yıldız, göç etmek zorunda olan insanlar, güvenlik arayışıyla gittikleri ülkelerde yeni bir baskı ile karşı karşıya kaldığını belirtti. Türkiye’de özellikle GGM’de mültecilerin en ağır hak ihlallerine maruz kaldığı yerlerden biri olduğunu ifade eden Bilal Yıldız, resmi verilere yansıyan rakamları şu sözlerle sıraladı: “Resmi verilere göre 23 kentte faaliyet gösteren 27 GGM, yaklaşık 21 bin kişilik kapasiteye sahiptir. 2024 yılının ilk sekiz ayında, ‘düzensiz’ olarak tabir edilen 126 bin 766 göçmenin büyük çoğunluğu bu merkezlere sevk edilmiştir. Fiziksel şiddet, cinsel taciz, kötü beslenme, hijyen yetersizliği ve iletişim hakkı ihlalleri GGM’lerde sistematik hale gelmiştir. Avrupa Konseyi İşkenceyi Önleme Komitesi (CPT)’nin 2022 tarihli denetim raporu, GGM’lerde mahremiyetin ihlali, sağlık hizmetlerinin yetersizliği ve çocukların travmatik koşullarda tutulduğunu tespit etmiş ancak bu uyarılar dikkate alınmamıştır.”   Keyfi uygulamalar   Söz konusu merkezlerin aynı zamanda Türkiye’deki göç rejiminin en kapalı ve  denetimden uzak alanlardan  biri olduğunu paylaşan Bilal Yıldız, bu merkezlerde tutulan kişilere dair bilgilere  erişimin engellendiğini söyledi. Halil Yıldız, “Ayrıca, avukatların müvekkilleriyle görüşmelerine yönelik fiili ve idari engeller, insan hakları örgütlerinin bilgi edinmesini neredeyse imkânsız hale getirmektedir. Zaman zaman kamuoyuna yansıyan şüpheli ölümler, ağır sağlık sorunları ve işkence iddiaları hakkında resmi makamlarca veri paylaşılmaması, şeffaflık ve hesap verilebilirlik eksikliğini çarpıcı şekilde ortaya koymaktadır” şeklinde konuştu.   ‘Uluslararası aktörler acil sorumluluk almalı’   Hem göç yollarında hem de GGM’lerde kadınların, çocukların  ve LGBTİ+ mültecilerin çok daha ağır koşullara maruz kaldığını dile getiren Bilal Yıldız, yalnızca ayrımcılığa değil, aynı zamanda sistematik şiddete ve işkenceye maruz bırakıldıklarını kaydetti. Halil Yıldız, “Cinsel yönelim temelli şiddet ve HIV statüsüne bağlı dışlama, GGM’lerde yaygın bir uygulama haline gelmiştir. İHD İstanbul Şubesi’ne 2024 yılı başından itibaren yapılan 148 bireysel başvuru ve işkence gördüklerini beyan ederek TİHV’e başvuran onlarca mültecinin yaşadıkları, bu ihlallerin ne denli yaygın ve yapısal olduğunun göstergesidir. GGM’lerin inşası ve işleyişi, Avrupa Birliği tarafından sağlanan ekonomik katkılarla mümkün kılınmaktadır. AB tarafından şimdiye dek bu merkezlere yaklaşık 213 milyon Euro düzeyinde ekonomik destek sağlanmıştır. Ancak bu merkezlerde yaşanan ağır hak ihlallerine dair şeffaf, bağımsız ve düzenli bir denetim mekanizmasının kurulmaması ciddi bir sorundur” dedi.   Açıklamanın devamında şu talepler sıralandı:    “* Tüm Geri Gönderme Merkezleri kapatılmalı, insan onuruna dayalı, koruma temelli ve hak odaklı alternatif mekanizmalar geliştirilmelidir.   * Çocuklar, engelliler, LGBTİ+ bireyler ve kronik hastalar GGM’lerde tutulmamalı, koruma temelli çözümler sunulmalıdır.   * GGM’lerin kent yaşamından izole edilerek konumlandırılmasına son verilmeli, erişim koşulları insan hakları standartlarına uygun olmalıdır.   * Avrupa Birliği tarafından sağlanan ekonomik katkılar, insan hakları kriterleri doğrultusunda izlenmeli; bu merkezlerde yaşanan ihlaller karşısında uluslararası şeffaflık ve denetim yükümlülüğü yerine getirilmelidir.   * Cenevre Sözleşmesi’ndeki coğrafi çekince kaldırılmalı, mültecilik evrensel bir hak olarak tanınmalıdır.   * BM İşkenceye Karşı Komite’nin 14 Ağustos 2024 tarihli tavsiyelerine uygun olarak, kolluk görevlilerinin aşırı güç kullanımına dair iddiaların hızlı, tarafsız, bağımsız ve etkili şekilde incelenmesini, suçlu bulunanların cezalandırılmasını ve mağdurlara uygun giderim sağlanmasını güvence altına almalıdır.   * GGM’lerde tutulanların sağlık, gıda, barınma ve iletişim ihtiyaçları insan onuruna uygun şekilde karşılanmalıdır.