Bir oğluna hücre, diğerine baskı: Bu zulüm değil de ne? 2025-08-26 09:04:16    Elfazi Toral    İSTANBUL - Cezaevinde iki oğlundan birinin ağır hasta tutsak olduğunu, diğer oğlunun ise devlet baskısıyla kayıplara karıştığını belirten Türkan Ildız, “Bu zulüm değil de ne?” diye sordu.    Türkiye genelindeki cezaevleri, sistematik hak ihlalleri gündemden düşmüyor. Cezaevlerinde binlerce politik tutsak bulunurken, ağırlaştırılmış müebbet cezalarıyla yaşam boyu hapis cezasına çarptırılan tutsaklar yıllardır dört duvar arasında. Bunlardan ikisi de Ali Haydar Ildız ve İbrahim Halil Ildız kardeşler. 10 yıldır cezaevinde olan Ali Haydar Ildız, Bodrum S Tipi Cezaevi’nde müebbet hapis cezası ile tutuluyor. İki kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası alan İbrahim Halil Ildız ise Tekirdağ 1 Nolu F Tipi Cezaevi’nde tutuluyor.    İki çocuğu cezaevinde olan Türkan Ildız, süreç bağlamında devletten somut adım atması gerektiğini söyleyerek, tüm tutsakların serbest bırakılması çağrısında bulundu.   ‘Ali Haydar karaciğer kanseri, serbest bırakılsın’   İki tutsak annesi olduğunu dile getiren Türkan Ildız, iki çocuğunun da ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası aldığını hatırlattı. Türkan Ildız, “Biz, onurlu bir barışın olmasını istiyoruz. Çocuklarımız bu zindanlardan çıksın. Zulümlerin çocuklarımızın üzerinde uygulanmasını istemiyoruz. Kardeşlik diyorlar ama biz gerçek anlamda bir kardeşlik göremiyoruz. Bir taraf adım attı, silahlarını bıraktı. Bu çok önemli bir anlam taşıyor; büyük ve ağır bir adımdır. Ancak devletten hâlâ somut bir adım göremedik. Artık devletten somut adımlar bekliyoruz. Hiçbir annenin artık ağlamasını istemiyoruz. Eğer gerçekten onurlu bir barış isteniyorsa, savaşın bitmesi arzulanıyorsa, tutsaklarımız serbest bırakılsın. Onurlu bir barış zemini oluşturulursa, birlikte güzel günler yaşayabiliriz. Ali Haydar, karaciğer kanseri. İki yıldır tedavi görüyor. Hastalığı çok ağır. Serbest bırakılmasını talep ediyoruz” dedi.   ‘Zeki’yi kaçmaya mecbur bıraktılar…’   Tutsaklar serbest bırakılmadan sürece inançlarının olmayacağını dile getiren Türkan Ildız, başka bir oğlu olan Mehmet Zeki Ildız’a yönelik baskıları ise şöyle anlattı: “Bir oğlum da Mehmet Zeki. O da bir yıl Silivri Cezaevi’nde kaldı. Çıktıktan sonra sürekli polisler tarafından tehdit edildi ve takip edildi. Altı yılın ardından 25 yıl hapis cezası verildi. Zeki de ne yapsın, ortalıktan kayboldu. Zeki’nin yaşayıp yaşamadığını bile bilmiyorum. O süre zarfında sivil polisler sürekli evimizin etrafına gelip fotoğraflar çekiyordu. Zeki’yi kaçmaya mecbur bıraktılar. Devlet hiçbir imkân sağlamıyordu, hiçbir yerde çalışamıyordu. Zulüm cezaevlerinde hâlâ sürüyor. Kimse çıkıp da ‘hayır, zulüm yok’ diyemez. Ali Haydar, Bodrum Cezaevi’nde 7 ay boyunca tek kişilik hücrede kaldı. O yalnızlık, öfke ve maruz kaldığı zulüm kansere sebep oldu."   ‘Neden bu kadar işkence uyguluyorlar?’   Tutsaklarla birlikte tutsak yakınlarına da “işkence” uygulandığını ifade eden Türkan Ildız, hem açık görüşlerde hem de telefon görüşmelerinde psikolojik şiddete maruz bırakıldıklarını paylaştı. Türkan Ildız, “Tüm tutsaklarımızın üzerinde işkence uyguluyorlar. Bazen biz görüşe gittiğimizde bize sadece 30 dakika veriyorlardı. 15-20 saat yol gidiyorduk ama bize sadece 30 dakika veriyorlardı. Oğlumla fotoğraf çekilmek istedik, masanın üzerinde oturduk; temas yok dediler. Fotoğraf çekmek için ayağa kalktık; ‘yakın durmayın’ dediler. Bu işkence değil de nedir? Tutsaklarımızı bizden çok uzak yerlere götürüyorlar. Hem tutsaklara hem de tutsak yakınlarına işkence yapıyorlar. Diğer oğlum İbrahim de Tekirdağ Cezaevi’ndeydi. Bir keresinde 5 ay tek kişilik hücre cezası verdiler. Bu süreçte de hâlâ tek kişilik hücrede kalıyor. Zulüm ve işkenceler devam ediyor. Ağırlaştırılmış müebbet cezası almış tutsaklarımızın yanına gidince, önce 30 dakika bekletip sonra içeri alıyorlar. Cezaları ağır, ancak görüş süreleri kısa. Zaten ağır cezalar verip onları bir nevi öldürüyorlar. Neden bu kadar işkence uyguluyorlar? Görüşe gittiğimde, o bekleme sırasında benim hayatım bitiyor. Benim inancım bizimkilere var ama devlete yok. Türk devletine çağrım: Çocuklarımızı cezaevlerinden çıkarsınlar. Devlet, bize uyguladığı işkenceden dolayı utansın. Onurlu bir barış sağlasınlar. Çocuklarımı bıraksınlar, yeter artık! Çocuklarımızın ömrü cezaevlerinde tükendi. Çocuklarımın ikisi de hasta. Tüm annelerin çocuklarının serbest bırakılmasını istiyorum” diye belirtti.