Mücadele ile geçen 23 yıl: Pelin Yılmaz 2025-05-04 09:03:10   Neslihan Kardaş    WAN – Kürt kadın özgürlük mücadelesinin sembol isimlerinden Pelin Yılmaz, genç yaşta başladığı direnişi Güney Kürdistan’da noktaladı. Geride ise verdiği sözleri, cesareti ve annesinin güçlü anlatımı kaldı.   Aslen Bedlis-Xîzanlı (Bitlis-Hizanlı) olan Pelin Yılmaz (Pelin Zozan), 1981 yılında Van’da beş çocuklu bir ailenin tek kız çocuğu olarak dünyaya geldi. Onu tanıyan herkes, Pelin’in küçük yaşlardan itibaren zulme ve haksızlığa asla boyun eğmeyen, son derece cesur bir karaktere sahip olduğunu anlatıyor. Bu cesareti, daha lise yıllarında kendini gösterdi; o yaşta bile Kürt özgürlük mücadelesine aktif olarak katıldı.   Pelin Yılmaz, Kürt halkının yıllardır maruz kaldığı baskıların birebir tanığı oldu. Bir kardeşini kaybetti, cezaevine girdi. Cezaevinden çıktıktan sonra, yaşamını yitiren abisi Azad Serbilid’in mezarını ziyaret etti ve mezar başında verdiği sözle, “Silahın yerde kalmayacak” diyerek mücadelesine devam etti. Kısa süre sonra PKK saflarına katıldı.   Güney Kürdistan’da yaşamını yitirdiği açıklanan Kürt kadın özgürlük mücadelesinin öncülerinden Pelin Yılmaz’ın yaşamına dair, annesi Muhsine Yılmaz (63), ajansımıza konuştu.   ‘Her zaman çok cesur ve zeki biriydi’   Pelin Yılmaz’ın daha çocukluktan itibaren çok cesaretli ve güçlü biri olduğunu söyleyen Muhsine Yılmaz, Pelin’in okuldaki bütün arkadaşlarının onu cesaretinden dolayı çok sevdiklerini dile getirdi. Muhsine Yılmaz, “O bizim tek kız çocuğumuzdu, onun sevgisi yüreğimizde farklıydı. Her zaman çok cesur ve zeki biriydi. Bir matematik dersinde öğretmeni, sorulan bir soruyu yanlış çözdüğünü söylemişti ama o ısrarla doğru olduğunu savunuyordu. Ben öğretmeniyle görüştüm ama öğretmeni, Pelin’in soruyu yanlış çözdüğünü söyledi. Aradan iki gün geçtikten sonra tekrar bizi okula çağırdılar. Bu kez gittiğimizde, aslında Pelin’in soruyu doğru çözdüğünü söylediler. Küçük olmasına rağmen Pelin, kendine yapılan hiçbir haksızlığı kabul etmezdi. Her zaman çok çalışkandı” dedi.   ‘23 yıl boyunca çalışmalarda yer aldı’   Pelin Yılmaz’ın bir gün eve gelip parti çalışmalarına dahil olmak istediğini belirten Muhsine Yılmaz şöyle devam etti: “Biz her ne kadar okulunu bitirmesini söylesek de kendisi kararlı olduğunu söyledi. 23 yıl boyunca çalışmalarda yer aldı. Beraber çalıştığı arkadaşları, herkes onu çok severdi. 2007 yılında cezaevine girdi. 7 buçuk yıl cezaevinde kaldı. Cezasının bitmesine kısa bir süre kala açık görüşe gittim. Ben de çıktıktan sonra ne yapacağını sordum ve ona çıktıktan sonra gelip evde oturup evlenmesini söyledim. Pelin’in hep sert bir üslubu vardı. Benim bu söylediklerim üzerine çok sinirlendi ve ‘Ben diğer kadınlar gibi erkeklerin kölesi olup evde oturup çocuk doğurmayacağım’ dedi. O çok sinirlenince ben de ‘Çıktıktan sonra ne yapmak istiyorsan yapabilirsin’ dedim.”    ‘Çalışmaları her zaman kadın odaklıydı’   Pelin’in etrafında bulunan herkese, yapılan haksızlıklara karşı sessiz kalmamaları gerektiğini ve Kürt kimliğine her zaman sahip çıkmalarını istediğini dile getiren Muhsine Yılmaz, “Bana her zaman kendimi geliştirmemi söylerdi. Çalışmalara benim de dahil olmam gerektiğini anlatırdı. Ne çalışmalar esnasında ne evde, hiçbir yerde haksızlığı kabul etmez, haksızlığa karşı sessiz kalmazdı. Çalışmaları her zaman kadın odaklıydı. Kadına yönelik hiçbir haksızlığı kabul etmezdi. Aklında, fikrinde her zaman parti çalışmaları ve kadına yönelik faaliyetler vardı” sözlerini kullandı.    ‘Azad ile Pelin birbirlerine çok benzerlerdi’   Cezaevinden çıktıktan sonra Pelin Yılmaz’ın kardeşi Azad Yılmaz’ın mezarına gittiğini söyleyen Muhsine Yılmaz, “Oraya gittiğimizde sırtını Azad’ın mezar taşına dayadı ve üç defa ‘Sana söz veriyorum, silahını yerde bırakmayacağım’ dedi. Ardından bir süre seçim çalışmaları yürüttükten sonra evde duramadı ve PKK’ye katıldı. 13 yıldır PKK’deydi. Onu her gördüğümde bana ‘Çalışmalarda yer al ve kimseye karşı baş eğme’ derdi. Aklı her zaman çalışmalardaydı. PKK’ye katılmasındaki en büyük etkenlerden biri, kadına yönelik zulmü ve haksızlığı kabul etmemesiydi. Her zaman, her yerde kadın çalışmaları yürütürdü. Oğlum Azad da 11 yıl PKK’de kaldı, sonra şehit düştü. Azad ile Pelin birbirlerine çok benzerlerdi. İkisinin de aklı her zaman çalışmalarda ve işlerinde olurdu” ifadelerini kullandı.   ‘Yaşadıklarımızdan düşmanın nasıl olduğunu biliyorduk’   İki çocuğunu kaybetmesine rağmen hiç pişman olmadıklarını vurgulayan Muhsine Yılmaz, “Başımız her zaman dik. 3 çocuğum kaldı, şimdi de zulme karşı, Kürt halkı için, Sayın Abdullah Öcalan için onları feda edebilirim. Onlar, şehitlerden, gerillalardan, Abdullah Öcalan’dan daha iyi değiller. Diğer üç çocuğumun da gitmesi gerekirse, onları da gönderirim. Azad giderken ben onu yolcu ettim ve ona yaptığım tek nasihat; arkadaşlarına karşı hain olmaması ve arkadaşlarına ihanet etmemesiydi. Azad’a ‘Arkadaşlarına ihanet edersen sana sütümü helal etmem. Bir gün çok sıkışırsan ve tek bir mermin bile kaldıysa, onu kendin için kullan’ dedim. Çünkü biz yaşadıklarımızdan düşmanın nasıl olduğunu biliyorduk. Onlarca kez evimize baskınlar yapıldı. Bize yönelik baskılardan dolayı kendi topraklarımızda duramadık” dedi.    ‘Pişman olduğumuzu söylemeyeceğiz’   Muhsine Yılmaz sözlerine şunları ekledi: “Bize yapılan bunca zulümden sonra kalkıp da pişman olduğumuzu söylemeyeceğim. Ben iki çocuğumu bu yolda kaybettim diye evde oturmayacağım. Bu yaşımdan sonra bile oturmayacağım. Çalışacağım. Pelin’den sonra oturmayacağım. Kaybettiğim her iki çocuğumun da isteği, çalışmalara dahil olmamdı ve ben de dahil olacağım.”   ‘Pelin’in şahadeti beni çok acıttı’   Oğlu Azad Yılmaz ile yaptığı son görüşmeyi  paylaşan Muhsine Yılmaz, “Oğlum Azad ile son yaptığım görüşmede de bana ‘Eğer olur da şehit düşersem arkamdan ağlamayacaksın, bana söz ver’ dedi. Benden sözü aldıktan 20 gün sonra oğlum şehit düştü. Akrabalarımızın hepsi taziyede ağlıyordu. Ben ise Azad’a verdiğim sözü tutmaya çalışıyordum. Ama Pelin’in şahadeti beni çok acıttı. Tek kız çocuğumdu ve çok farklıydı. Şu an hiçbir kelime ile anlatamıyorum” diye kaydetti.   ‘Biz ne yaparsak az kalır’   Geçmişten bugüne davalarından vazgeçmediklerine dikkat çeken Muhsine Yılmaz, “Ne kadar şehit de versek, biz bu yoldan vazgeçmeyeceğiz. Biz ne yaparsak az kalır. Bize yapılan zulüm, kabul edilir bir şey değil. Eğer bütün Kürtler bir olsalardı, biz şu an istediğimiz her şeyi elde etmiş olurduk ve Önderimizi de cezaevinden çıkarmış olurduk” ifadelerini kullandı.    ‘Kürdistan’ın başı sağ olsun’   Muhsine Yılmaz, son olarak şöyle konuştu: “Pelin’in şahadeti için, Sayın Abdullah Öcalan’ın başı sağ olsun. Pelin’in tüm arkadaşlarının, gerillaların ve cezaevindeki siyasi tutsakların başı sağ olsun. Pelin barış için çalıştı. Dayısına barış sağlanıncaya kadar durmadan çalışacağını söylemişti. Tüm Kürdistan’ın başı sağ olsun.”