Newaya Jin'in eylül ayı sayısı çıktı 2025-09-01 09:37:46     HABER MERKEZİ - Newaya Jin gazetesi, eylül sayısında kadınların barış mücadelesindeki öncü rolünü, İmralı tecridine karşı “umut hakkı”nı, artan kadın katliamlarını, ekolojik yıkımı ve demokratik toplumun inşasında kadının yerini sayfalarına taşıdı.    Newaya Jin gazetesi, eylül sayısını “Kadınların Barışı, Özgür Yaşamı Savunmaktır” manşetiyle yayımladı. Eylül sayısında, barışa giden yolda karşılaşılan engeller ile bu engellerin nasıl aşılabileceği çeşitli yönleriyle ele alındı. Barış koşullarının gelişmesi açısından en kritik meselelerden biri olan İmralı tecridine dikkat çeken gazete, bu kapsamda "umut hakkı" kavramına geniş yer ayırdı.   Kadın katliamları ve demokratik toplum çelişkisi   Gazete, bu sayısında demokratik toplum inşasında kadınların oynadığı öncü role odaklanırken, artış gösteren kadın katliamlarıyla bu rol arasındaki çelişkiyi de sorguladı. Ayrıca, Meclis bünyesinde kurulan “Milli Birlik, Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu”nun çalışmaları ve etkileri de gündeme taşındı. Demokratik toplum inşasında komün örgütlenmesi, özgür ve eşit yaşamın nasıl savunulabileceği gibi birçok başlık gazetenin sayfalarında yer buldu.   Yazarlar ve konular   Bu sayıda yazılarıyla yer alan yazarlar arasında, Çiğdem Doğu, Halide Öztürk, Newroz Uysal Aslan, Şervin Nûdem, Hêvî Koçero, Necibe Qerecdaxî, ekoloji gündemiyle Güler Yıldız, renkli portre sayfalarında ise farklı yazarlar bulunuyor.   Barış, demokratik toplumun inşasıyla mümkündür   KJK Koordinasyon Üyesi Ciğdem Doğu, 11 Temmuz'da gerçekleşen silah yakma eylemi, Meclis'te kurulan komisyonun çalışmaları ve barışın demokratik toplum perspektifiyle ne anlama geldiğine dair değerlendirmelerde bulundu. Çiğdem Doğu, 11 Temmuz tarihli eylemin Özgürlük Hareketi'nin yeni dönem stratejisinde taşıdığı önemi vurgulayarak bu adımın sembolik olmanın ötesinde, Kürt halkının mücadelesini bundan böyle demokratik siyaset, hukuk ve öz savunma temelleriyle sürdüreceğine dair bir sözleşme niteliği taşıdığını belirtti. Barış sürecinin ilerlemesi için paralel ve eş zamanlı adımlar atılmasının zorunluluğuna dikkat çekti.   ‘Kadınların barışı, özgür ve eşit yaşamı savunacaktır’   Halide Türkoğlu, barışın yalnızca taraflar arasında değil, toplumun tüm kesimleriyle birlikte inşa edilmesi gerektiğini belirtti. Kadınların bu süreçteki rolünü şu sözlerle vurguladı: “Bu kesimlerin başında kadınlar gelmektedir. Kadınlarla barışmak, toplumla barışmaktır. Kadınlarla barışmak, kadınlara yönelik işlenen şiddet ve katliamların önlenmesini sağlamaktır.” Artan kadın katliamlarına karşı kadınların her alanda örgütlenmesinin önemine işaret eden  Halide Türkoğlu, erkek-devlet şiddetine karşı öz savunmanın, özgürlük ve eşitlik mücadelesi açısından hayati bir yere sahip olduğunu vurguladı: “Her yönüyle bir kırım politikasına dönüşen kadına yönelik şiddet ve kadın katliamlarına karşı durmak; ev ev, mahalle mahalle, işyerlerinden okullara kadar yaşamın her alanında kadınların örgütlenmesi demektir.”   ‘Tecrit karşısında kolektif özgürlük’   Newroz Uysal Aslan, “Umut Hakkı: Tecrit Karşısında Kolektif Özgürlük” başlıklı yazısında, İmralı’daki ağırlaştırılmış tecrit koşullarını ve umut hakkının uygulanmamasını değerlendirdi. Bu konuyu sadece hukuki açıdan değil, aynı zamanda demokratik toplum inşasıyla ilişkilendirerek şöyle dedi: “Bugün umut hakkı, meydanlarda, gençlerin cesaretinde, annelerin dirayetinde, kadınların direniş sloganlarında ve halkların demokratik yaşam arayışındaki barış ısrarında hayat bulmuştur. Barışın, özgürlüğün ve umudun hukuku devletlerin soğuk metinlerinde bekletilmiş olsa da, halkların özgür iradesinde yazılmış ve taşmıştır. Öcalan, bir halkın umut aynasıdır. Ve bu nedenlerle umudu tutsak alamazsınız.”   Komün örgütlenmesi ve kadının kurucu rolü   Haskar Kırmızıgül, bu ayki yazısında demokratik toplum inşasında komünleşme konusunu ele aldı. Kadının, komün örgütlenmesinde kurucu özne olduğuna dikkat çekti. Haskar Kırmızıgün, “Rêber Apo’nun, devlet-komün ikileminde kadınları kurucu özne olarak görmesi en büyük dayanağımızdır. Kadın etrafında oluşan değerlerin çalınmasıyla dağıtılan toplumsallığa karşı, yaşamın ve toplumsallığın ancak kadın etrafında yeniden inşa edilebileceği konusunda ikna olmuş bir topluluk var” dedi.    Jineoloji perspektifiyle yeni bir evre   Berfin Güneş, Kürt kadın hareketinin barış ve demokratik toplum çağrısıyla yeni bir evreye geçtiğini anlattı: “Kürt Kadın Hareketi, kendi içindeki patriyarkal kalıntıları, dogmatik eğilimleri ve pozitivizmin etkisini sorgulamaktan kaçınmaz; sürekli bir öz-dönüşüm pratiği geliştirir. Bu özeleştirel tutum, hareketin teorik ve pratik gelişiminin temel dinamiğini oluşturur. Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı, bu kapsamlı tartışma sürecini yeni bir evreye taşımıştır. Bu çağrı, sadece siyasi bir öneri olmanın ötesinde, epistemolojik bir kırılma noktasıdır.”   Doğa, anlam ve diyalektik   Gazetenin form sayfasında, Abdullah Öcalan’ın “Kürt Varlığında ve Sorunsallığında Bir Dönemin Sonu, Yeni Dönemin Eşiğinde Olmak” başlıklı tarihsel perspektifine yer verildi. “Toplumsal tarih boyunca doğayı dinleyerek öğrenme yöntemi giderek zayıflamıştır. Çünkü simgesel dil ve analitik zihin geliştikçe insan doğayı kendi kavramlarıyla tanımlamış, bu da doğaya yabancılaşmayı beraberinde getirmiştir. Bu yabancılaşma, kapitalist modernite sürecinde zirveye ulaşmıştır.”   ‘Komisyon bizi de görecek mi?’   Güler Yıldız, ekoloji sayfasında şu soruyu gündeme taşıdı: “Türkiye, bir yandan ‘onurlu barış süreci’ söylemiyle yeni bir komisyon kurarken, diğer yandan orman yangınlarından maden yasasına, tekstil atölyelerindeki çocuk işçilerden Kürt coğrafyasındaki ekolojik yıkıma kadar ağır bir demokrasi sınavıyla karşı karşıya. Doğayı da halkı da görmeyen bir barışın kalıcı olmayacağı ortadadır.”   ‘Afganistanlı kadınlarla özgür yaşamı savunmak’   Hêvî Koçero, Afganistan’daki kadınların durumunu ele alırken, uluslararası dayanışma çağrısı yaptı: “Afganistan’a Barış Getirme Anlaşması” aslında ‘Afganistan’a Şiddet, Kadınlara Kölelik’ anlamına geliyordu. ABD, 2001’de devirdiği Taliban rejimini 2020’de yeniden meşrulaştırarak geri getirdi. Bugün, dünya kadınlarının ortak cephede örgütlenmesi her zamankinden daha yaşamsal bir ihtiyaçtır.”   Rojava ve Kuzey Suriye’de yeni dönem   Şervîn Nûdem, Rojava ve Kuzey-Doğu Suriye’deki gelişmeleri politik ve stratejik açıdan analiz etti. AKP’nin bölgedeki planları ve Özerk Yönetim’in askeri-siyasi tutumları değerlendirilerek, yeni dönem için güçlü sinyaller verildi.   ‘Demokratik ulusun devrimcisi Nûreddîn Sofî’   HPG Basın İrtibat Merkezi, 11 Ağustos’ta 1990 yılında PKK’ye katılan ve 2013 Rojava Devrimi’nin öncülerinden olan Nûreddîn Sofî’nin yaşamını yitirdiğini açıkladı. Nûreddîn Sofî’nin yaşamını birlikte mücadele ettiği kadın arkadaşları anlattı. Bu anlatımlar, sade ama derin bir halklar arası dayanışma ruhunu gözler önüne serdi.