
'Demokratik mücadele ve örgütlenmeyi başlatma zamanı'
- 09:01 17 Eylül 2025
- Güncel
Pelşin Çetinkaya
AMED - Kürt sorununun çözümüne ilişkin yaşanan gelişmeleri ve Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın “Demokratik toplum” perspektifini değerlendiren siyasetçi Gülser Yıldırım, demokratik mücadele ve örgütlenme sürecini başlatmak gerektiğinin altını çizdi.
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan, 27 Şubat’ta yaptığı “Barış ve Demokratik Toplum” çağrısında bir kez daha demokratik toplum modeline dikkat çekti. Orta Doğu’da derinleşen krizlerin çözümünün halkların öz iradesi ve katılımcı demokrasiyle mümkün olabileceğini vurgulayan Abdullah Öcalan, merkezi otoriteye dayalı yönetimlerin artık sürdürülebilir olmadığına işaret etti. Abdullah Öcalan'ın “Demokratik toplum, halkların kendi kendini yönetmesidir” ifadeleri ise halklara mevcut olan ulus-devlet anlayışının karşısında farklı bir model sunuyor. Toplumsal dönüşümün anahtarı olan Demokratik toplum anlayışı, sadece Orta Doğu’nun kurtuluşu değil dünya halklarının da kurtuluşu niteliğinde önem taşıyor.
Siyasetçi Gülser Yıldırım, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın 27 Şubat çağrısında yer verdiği “Demokratik Toplum” ifadelerine ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan tarafından başlatılan sürecin değerli ve önemli olduğunu söyleyen Gülser Yıldırım, "Demokratik alanda mücadele zemini olsaydı silaha ihtiyaç duyulmazdı. 12 Eylül askeri darbesiyle birlikte yalnızca Kürtler değil, tüm toplum nefes alamaz hale geldi. İşkence, tutuklama, öldürme, talan, zorla göç, hakaret ve asimilasyon politikaları sistematik hale geldi. Toplum doğal olarak bu politikalara karşı kendini savundu. Bu mücadele zulme, şiddete ve inkâra karşı başladı" dedi.
Savaşa karşı: Demokratik toplum
Gülser Yıldırım, savaşın halkları büyük oranda etkilediğini, Abdullah Öcalan’ın yaptığı çağrı ile savaşı sondıracak güçte olduğunu anımsattı. Gülser Yıldırım, "50 yıldır ne Kürt özgürlük hareketi bitti, ne de Türk devleti. Ancak sorunlar daha da derinleşti. Uzun süren savaşlar toplumların kültürünü, vicdanını aşındırıyor; iktidarlar ise bundan besleniyor. Kötülükler meşru hale geliyor, savaş bu düzene hizmet ediyor. Bu nedenle Sayın Abdullah Öcalan’ın başlattığı sürecin yalnızca Kürtler için değil, Orta Doğu ve dünya için de büyük önem taşıyor. Bu süreç bir halkın varlığının kabulünün ifadesidir. Bugün Kürtlerin varlığı artık devlet ve dünya tarafından kabul edilmiştir. Şimdi demokratik mücadele ve örgütlenme sürecini başlatmak gerekiyor” diye belirtti.
Demokratik toplum nasıl inşa edilir?
“Demokratik toplum” ile özgürlük, eşitlik, eğitim, statü gibi demokratik haklarını elde edebileceğini ifade eden Gülser Yıldırım, “Toplum bu hakları ne kadar isterse, o oranda örgütlenecek ve mücadelesini verecektir. Bu mücadele 27 Şubat çağrısını güçlendirecek, çözüm yolunu açacaktır. Demokratik bir ülke, eşit yaşam ve barış içinde Kürt meselesi çözülür. Ben bu meseleyi ‘Kürt sorunu’ olarak görmüyorum. Kürtlerin varlığı bir sorun değil; sorun, onları inkâr eden zihniyettir. Dünya örnekleri de gösteriyor ki bu tür zihniyetler sorunları derinleştiriyor; savaş ve acıları büyütüyor. Umut ediyorum ki bu süreçte verilen imkânlar doğru değerlendirilir” ifadelerini kullandı.
Gülser Yıldırım, "Hedef; tüm halklar için demokratik bir ülke, onurlu eşitlik ve Orta Doğu’da kadın kimliğini güçlendiren bir toplumsal felsefedir. Bu felsefeye minnettarız. Mücadelemiz yaşamımızın son anına kadar sürecektir” diye konuştu.