Teşinin döngüselliğinde çoğalarak birlik olmak

  • 09:02 13 Haziran 2025
  • Jineolojî
 
"Dünya Kadın Konfederalizm sisteminin oluş halini teşi ile benzerlik kurarak sembolize ederken tablomuzun içine kadın, doğa, yaşam, kutsallık, gelenek, emek, toplum döngüsellik ve çoğalmalar kendiliğinden yerleşiyor. Yaşamın enerjisi kadının sabırla döndürdüğü teşinin devinimi gibi yeni bir şey olduruyor, oluşanlar çoğalıyor, birleşiyor, yeniden yaşamı üretiyor."
 
Figen Aras
 
Birinci Bölüm
 
Bir sistem olarak Dünya Kadın Konfederalizmi farklılıkların birlik halinde mücadeleyi büyüterek evrenselleştirmesini bağrında taşıyor. Farklılıkların-çokluğun birlik olma hali enerjiyle oluşturuculuğa, gerçekleşen oluşum da özgürlüğe adım atmanın koşullarını yaratıyor. Bu oluşumun enerjisi ve anlamsallığı ile yünü ipe dönüştüren teşinin işlevselliği arasındaki benzerliği toplumların kolektif hafızasına da başvurarak açıklamak anlam dünyamıza katkı sunabilir.
 
Dünya Kadın Konfederalizm sisteminin oluş halini teşi ile benzerlik kurarak sembolize ederken tablomuzun içine kadın, doğa, yaşam, kutsallık, gelenek, emek, toplum, döngüsellik ve çoğalmalar kendiliğinden yerleşiyor. Yaşamın enerjisi kadının sabırla döndürdüğü teşinin devinimi gibi yeni bir şey olduruyor, oluşanlar çoğalıyor, birleşiyor, yeniden yaşamı üretiyor. Resmin içine giren bu bileşenlerden bir tekinin yokluğu yaşamın ve özgürlüğün de yokluğu anlamına geliyor. Teşinin Kürt kadın hareketinde sembol olarak kabul görmesi onun yünü eğirirkenki döngüselliği, birleştiriciliği, çoğaltıcılığı, bağlayıcılığı özelliklerinden kaynaklanıyor.
 
Teşinin kadınların emeği ve sabrıyla yünü döndürerek ipe çevirmesi yaşamın döngüselliği ve evrenin işleyişi ile özdeşleştirilir.  Bağlanma hareketi enerjiyle birliğe dönüşür. Birlik yaşamın ihtiyaçlarına cevap verir. Birçok mitolojide de sembolize edilen ipin insan ruhuyla yaşamını ve kaderini birbirine bağladığı düşünülür. Ağaçtan yapılmış olan teşi, yünü ipe dönüştürmek için kadının sabır dolu ritmik hareketleriyle devinime geçer, süreklilik, döngüsellik, çokluğu birliğe dönüştürürken ki birliğin genişleme hali karşımıza çıkar. Sabır ve enerjinin doğru kullanımı teşiyi döndüren kadının kadim bilgisidir.  Çoğalan birlik yeni bir oluşumla elbiseye, çoraba, kilime, çadıra dönüşür. Teşi ile gerçekleşen bu oluşum süreci adeta mikro evrenle makro evrenin birbiriyle bağlantısını, kozmosu ifade etmektedir. Evrende her şey birbirine bağlıdır ve her farklı enerji birbirine temas eder, birbiriyle temas, yeni bir farklılık yaratma eğilimindedir.  Bu haliyle de kadınlar   mücadele biçimlerindeki enerji halini teşinin yünü ipe dönüştürme halindeki enerjisiyle sembolize eder. Ve 21. yüzyıl kadın yüzyılı olacak iddiası ile kendilerine sembol edindikleri teşinin döngüselliği ile dünya kadınlarının enerjilerini de birbirinden ayırmadan anlam biçer. 
 
Mezopotamya’da da sembole dönüşen teşi
 
Binlerce yıl toplumların yaşamına yön vermiş teşi geleneğindeki kutsallığa kısaca değinerek, unutturulmak istenen tarihe karşı bir sorumluluğu yerine getirmeye çalışabiliriz. Hepimiz biliriz ki milyonlarca yıldır toplumlar soğuktan ve dış etkilerden korunmak için ürüne; bunun için ipe, ip için de koyunların ve keçilerin yününe ihtiyaç duyar. Koyunlar ve keçiler incitilmeden, kanatılmadan kırpıldıktan sonra yünleri toplanır, karıştırılır, yıkanır, demir tarakta tek tek yumuşatılır, ardından teşi yardımıyla ipe dönüştürülür. Ve bu ip çocukların ayağında çorap olur, evlerde kilim, ovada çadır, kadının saçında rasta olur. İpin böylesi bir yaşamsal önemi toplumların kolektif hafızasında da köklü yer edinmesini sağlamıştır. Dünyanın birçok kültüründe olduğu gibi Mezopotamya’da da sembole dönüşen teşi; toplumsal hafıza sayesinde sözlü gelenekle müziğe, sanatla üzerine duyguları ifade eden şekiller işlenen kilime, günümüzde belgesellere konu olmuştur.
 
Teşinin günlük yaşamdaki işlevselliği bir yandan yaşamı kolaylaştırırken devinimleri de toplumdaki duyguları ifade etmede benzerlik sağlar. Başlangıçta korunmak için giysi üretiminde kullanılan ip, zamanla süs eşyasından, büyü malzemelerine, av aletlerinden birçok kullanıma dönüşür. İpin oluşumdaki devinim halinde açığa çıkan bağlanmak, bağlamak, düğümlenmek, çoğalmak, çokken bir olmak gibi kavramlar insan yaşamında da benzetmeler yolu ile dile dökülür. 
 
Teşiyi döndürmek için doğanın kadim bilgisine başvurmak gerekir, tarih boyunca teşiyi döndürenler kadınlar olduğundan kadın ile doğa arasındaki ilişki burada da karşımıza çıkarır. Bu enerji halinin döndürücüsü teşiyi tutan kadınlar, bilgisi ve yeteneğiyle toplumsal saygınlığına bir yenisini ekler. Toplumlar yaşamlarına yön veren açığa çıkmış bilgiler kadar bu bilgileri üreten kadınlara da teşi geleneğinde olduğu gibi kutsallık atfetmiştir. Artık teşinin hareket devinimi kutsallığa dönüşürken gelenekselleşerek kadın etrafında toplumsal hafızaya yerleşir. Bu hafıza mitolojilerde yer alan yaşam ipini tutan tanrıçalardan köylerde kilim tezgahlarının başındaki kadınlara kadar anlam dünyasında yer edinir. 
 
Jineolojî buluşmalarındaki tartışmalarda düşünce yapımızı kökten etkileyen “tarihi kendinden başlatmamak” bilgisi teşinin tarihini ve sembolize olma halini ele alırken de muhteşem bir alan açığa çıkarıyor. Teşinin döngüselliği ve bağlayıcılığı ile yaşamın bağları ve kadın mücadelesiyle benzerliği 21. yüzyıldaki kadınlardan önce keşfedilir. Kadın yüzyılı olma iddiası taşıyan bu çağın kadınları da ardıllları olduğu kadınların yaratımlarına sahip çıkarak onları güncellemeye devam etmektedir. 
 
Bilgi hırsızlığına karşı kadim geleneklere sahip çıkmak
 
Teşinin tarihsel yolculuğu adeta kadın tarihinin katmanları gibidir. Toplumun yaşamını kolaylaştırdığı için kutsallıktan; erkek egemen sistemlerin oluşumlarıyla küçümsenmeye ve unutturulmak istenmeye kadar süren bu tarih, dokumacılığın artık sanayii devlerinin eline geçmesiyle nostaljiye dönüştürülür. Teşi gibi teknoloji çağıyla birlikte ihtiyaç olmaktan çıkarılan toplumun kadim gelenekleri, kolektif hafıza onları unutmadığı için kapitalist modernitenin oyunlarıyla içi boşaltılarak anlam yitimiyle yüz yüze kalır. Kadın yaratımlarına düşman olan erkek egemen sistemin bilgi hırsızlığına karşı kadim geleneklere sahip çıkmak ve onların anlamını güncellemek de kadınlar sayesinde gerçekleşmektedir. Jineolojî Akademisi bir araştırmasında Efrîn’in Cindirêse bölgesinin ismine ilişkin bir annenin, ismin bir Helen komutanının adı olan Jandarius'tan değil, jin dirêse kelimesinden geldiğini ifade ettiğini söyler.(Zozan Sîma, Jineolojî Ders Notları) Cindirêse’nin 'kadınlar dönüyor' anlamına gelmesi ve geçmişte o bölgede kadınların iğleriyle birlikte gömüldüğünün söylenmesi kadın-teşi-kutsallık bağlamını yeniden heyecanla düşünmemize yol açıyor.  
 
Bugün sanayileşme ile birlikte teşi yaşamımızda ihtiyaç olmaktan çıkmış olabilir ancak tarihsel süreçte teşinin nasıl ve kimler tarafından keşfedildiğini hatırlamak, onu her yerde ve zamanda anlatmak, hatırasını güncellemek kadın tarihine bakış açımızı zenginleştirebilir.
 
Bulgular dokumacılığın günümüzden 8500 yıl önce bilindiğini gösterir
 
Mezopotamya’da Çayönü ve Anadolu’da Çatalhöyük yerleşimlerinde ele geçen arkeolojik bulgular dokumacılığın günümüzden 8500 yıl önce bilindiğini gösterir. M.Ö. 4000’lerin Sümer mitolojisinde, tanrıça Uttu dokuma/giysi tanrıçası olarak tasvir edilir. İlahi koyun tarafından temsil edilen yün, tanrıça Uttu tarafından bez/kumaş haline getirilir.  Akkadca ise örümcek için kullanılan ettútum sözcüğünün bu tanrıçanın isminden türetilmiş olduğu ileri sürülür. Örümcek de mitolojilerde çeşitli sembollerin yanı sıra bağlayıcılık ve büyü ile tarif edilir. Babil tanrıçası İştar’ın elinde bir teşi olduğu belirtilirken ‘İştar’ adının Anadolu’da kullanılan dokuma tezgâhlarından “ıstar tezgâhları” adıyla benzerliği de dikkat çekici bir özellik taşır. (Pınar Pınarcık, “Mitler ve Olgular: Dokuma Tanrıçası Uttu Üzerine Bir İnceleme). Kadın ve ip arasındaki ilişkinin tarihsel boyutunu Yıldız Cıbıroğlu’nun heyecanla dile getirdiği satırlarından dinleyelim: 
 
“Lilith’den daha sonraki dönemde tapım gördüğü anlaşılan Sümer yazı tanrıçası Nidaba’nın kültünde kutsal eşyalar arasında ölçü ipinin olduğu ve tanrıçanın bu ipi koluna dolayarak muhafaza ettiği görülür. Kadın saçı gibi kadınların yaptığı ipler, ağlar, dokumalar da tılsımla, büyüyle ilişkilendirilmişler. Örümcek ve kadın aynı çağrışım kümesine atılmıştır büyü ve dokumacılıktan ötürü. Dokumaya ilişkin öğeler ve dokumayı yapan özne (örümcek ya da kadın) ve dokuma eylemi; bir şeyi ortaya çıkarmak, bir araya getirmek, yapmak, yapmasını bilmekle örtüştürülmüş, büyülü sayılmıştır.” (Yıldız Cıbıroğlu, Kadın Saçı: Büyü ve “Türban) 
 
Büyü, ip ve kadın arasındaki tarihsel anlatılara İslamiyet’te de karşılaşırız. İslamiyet’in kutsal kitabı Kuran’da düğümlere üfleyen kadınlarla büyücülük yapan kadınlar ifade edilmekte, kadına karşı nefretin oluşturulmasında bu ayet sıkça kullanılmaktadır: “Yarattığı şeylerin şerrinden, karanlığı çöktüğü zaman gecenin şerrinden, düğümlere üfürüp büyü yapan üfürükçülerin şerrinden ve kıskandığı vakit kıskanç kişinin şerrinden sabahın Rabbine sığınırım.” (Felâk Sûresi (113), 4. Ayet)
 
Tanrıçaların belirleyici özellikleri teşi ile sembolize edilir
 
Birçok kültürün mitolojisinde de tanrıçaların yaratıcılığı, bağlayıcılığı, kader belirleyici özellikleri teşi ile sembolize edilir. M.Ö. 1500 yılına kadar uzanan Maya tanrıçası Ixchel, ayın, aşkın, zanaatın ve tıbbın tanrıçasıdır. Bir tasvir onu, aynı zamanda hayatın ipliği olarak da tasvir edilen ipliği dokuyan bir kadın olarak gösteriyor. Mokosh, Slav mitolojisinde adı, kumaş veya iç giyim anlamına gelen Rusça “mokroye” kelimesinden gelir. Mokosh; bereket, doğurganlık, ev işleri, örgü, dokuma ve kadınların koruyucu ruhu olarak kabul edilir. 
 
Litvanya'da Letonya ve Yotvingian mitolojisinde de bilinen Lauma'yı buluyoruz. Lauma, insanlara yardım eder, tembelleri ve kötüleri cezalandırır. Eğirme ve dokuma ile ilişkilidirler. Örneğin gökkuşağı, Lauma'nın kayıp kurdelesi olarak tanımlanır. Mısır'da tanrıça Neith’in, avcılık, savaş ve bilgelik tanrıçası olmasının yanı sıra dokuma/eğirme tanrıçası olduğunu da görürüz. Mısır panteonunda, Neith'e ek olarak, tanrıça İsis’in bir eğirme öğretmeni olduğu ve yine eğirme ve dokuma tanrıçası Tayet’in varlığı da bilinir.
 
Antik dönemde de tanrıça Athena dokuma işini kadınlara bağışlayan ve onları koruyan tanrıça olarak bilinir. Dokumanın antik Helen kültüründeki önemini gösteren bir mitolojik öyküde de Helene ve Penelope’nin çok iyi dokumacılar olduğu bilinir. Penelope’nin sembolü teşi ve dokuma tezgâhıdır. Penelope, Truva savaşına katılan eşi Kral Odysseus'un yokluğunda kendisiyle evlenmek için kapısında sıraya giren erkekleri, yaptığı dokumanın bittiği gün karar vereceğini söyleyerek yirmi yıl oyalar, gündüz dokuduğu kumaşı gece sökerek bitmemesini sağlar.
 
Not: Yazının devamı haftaya yayınlanacaktır. 
 
1 - Bu yazı, Jineolojî Dergisinin “Kadın Konfederalizmi” dosya konulu 32. sayısından kısaltılarak alınmıştır.