“Kadınlar bu Aşkın etrafında çembere durmuş bu Aşkın ışınları ısıtıyor yüreklerini bu aşkın ışınları yakıp, yıkıyor tüm zincirleri tüm bentleri bu ışın ile ilerliyor kadın hakkın yolunda haksızlığın hesabını sormak için hakkın yolunda ilerliyor kadınlar. Çünkü bu Aşkın yolunda kadın yaşamak ve yaşatmak için direniyor...”

 

Delila Numan

 

Kadınlar bu yaşamda tüm bentleri, köleleştirilmek için kurulan tüm zincirleri yıkarak, aşarak özgürlüğe doğru ilerledi özgürleşti. Direniş için kurulan tüm engelleri tüm bentleri aştı. Bu yaşam öyle bir yaşam ki kadın yaşamına ve özgürlüğüne adanmış bir yaşam adeta. Öyle bir yaşam ki bu yaşamda her bir kadın yüreğinde devrimler yarattı. Yaşayan bir tarih var şimdi kadınların avuçları içerisinde bu tarih canlı her daim bu tarih o kadar güzelliklere gebe ki her dakikası değil her saniyesi değil adeta her salisesi mucizeler ile kutsallıklar ile dolu. Yaşayan bu tarihin birer savaşcısı, militanı koruyucusu bu muazzam tarihin simgesi oldu kadın. Kadın bu yaşamda tanıdı kendisini xwebun olmayı bildi kadının amacı karaltılmak istenen yaşama aşk ile dokunmak, inanç ile dokunmak, umut ile anlam ile ve sevgi ile dokunmak oldu kadınca hayatlara dokunmak kadının en sade amacı oldu. Öyle bir sistem oluşturulmuştu ki kadının dünyası üzerinde kalıplar kurulmuş zincirler vurulmuş kadın kendi olmaktan xwebun olmaktan çıkmış bir konuma düşürülmüştü. Kadın öyle bir hale öyle bir konuma getirildi ki kendi olmaktan çıkarıldı bir başka kimliğe bir başka bedene hatta ruhu dahi bir başkasına ait oldu hapsedildiği ruhu bedeni mekanı ne bildi nede bunun farkında oldu. Öyle bir bir duruma getirildi ki kimliğini saklayan, özünden, bedeninden yani kendinden utanan, kendinden kaçışı yaşayan hale getirilidi.

 

Bu aşk daha ne kadar peşinde sürüklemeye niyetliydi ki?

 

Kadın bu mücadele içerisinde kendi varlığı ile gurur duyan kimliğinden utanmayan, bedeniyle kimliğiyle özü ile gurur duyan bir aşamaya ulaştı. Kadın öyle bir yıkım ile yüz yüze getirilmişti ki sessizliği, susmayı, yalnızlığı tercih edecek hale getirilmişti. Kendi hakkını sadece susmak olduğuna öylesine inandırılmıştı ki. Çoğu zaman da kendisi dile getirmişti kadının bir hakkı yoktur söylemine çünkü buna öyle bir inandırılmıştı ki ne yazık ki bunun farkında dahi olmadan bu oyunun içerisinde bunu bizzat yürüten kadının kendisi olmuştu. Kadın öylesine iğrenç bir zihniyetin içerisine mahkûm edilmişti ki ne bu mahkumiyetten ne bu zihniyetten nede bu sistemden haberdardı. Belki de en çok susmayı kadın seçti yaşamına, özgürlüğüne, kendine, etrafına anlam veren değer veren kadın en çok susmayı seçen oldu. Susunca belki de çözüme kavuşur sanki yada uğrayacağı tek adres sessiz kalmaktı tek bir adres orasıydı. Yada şöyle söyleyelim; kadın her konuşmak istediğinde zincirler ile yüzleşti her konuştuğunda diline, ruhuna, yüreğine, beynine hatta bedenine zincir vurulmak istendi. Kadın hakkı savundukça haksızlığa uğradı kimliksizleştirildi, özünden uzaklaştırıldı bedeni, ruhu, yüreği bir başkasına aitmiş gibi yaklaşıldı. En acısı ise kadının da buna alıştırılması için her şey yapıldı. Kadının doğası sessiz kalmak oldu ruhu, bedeni, yüreği fikri özü itibarı ile kadın tamamen kendi olmaktan çıkarıldı. Sistem kadını, kadının ruhunu, güzelliğini, sevgisini, fiziğini kadını kendi olmaktan o kadar uzaklaştırmıştı ki.

 

Öyle bir hale getirilmiştir ki kadın ne söz sahibi ne olmuştur nede hakkı verilmiştir. Halbuki kadının yüreği inancın yurdu umudun yurdu suların, kayaların, börtü böceklerin, toprağın, çiçeklerin yurdu kadının yüreği tüm güzelliklerin yurdu kadın yüreği AŞKIN yurdu. Ve kadının yüreği sadece gerçeğe hakikate ulaşmak erişmek istedi her istediğinde bir bend çıktı karşısına her engelde muazzam bir mücadele gerekti hakikat için hakikate hakka erişmek için mücadele gerekti. Kadın bunun farkındaydı gerçeğe ulaşabilmek için çetin bir savaşa kılıcını çekmek gerekiyor yiğitçe asilce mücadele etmek gerekiyor. Mücadele vereceğiz ki hakkını verebilelim hakikatin mücadele edeceğiz ki bu aşk’a bu inanç’a bu yaşama layık olabilelim. Kadında aşk öyle bir anlam yüklü ki hakikat kadının yüreğinde öylesine filizlenmiştir ki tüm kirli düşünceleri yakıp, yıkıp geçmiştir. Aşk öylesi bir tutkuya dönüşüyordu ki, ‘’aşkta en büyük aşkı yaşamak sonsuzluk evresindeki sevgiye dönüşüyor” o sevgiye ulaşmak oluyor. Peki, ama bu aşk daha ne kadar peşinde sürüklemeye niyetliydi ki? Yoksa sürükledikçe daha da mı sevginin anlamı değerli oluyor. Sevgi ve Aşkta zoru seviyordu beklide onlara ulaşabilmek için zorlu çetin bir savaş bir mücadele vermek gerekiyordu.

 

Hakkın yolunda ilerliyor kadınlar...

 

Her şeyin bir anlamı vardır anlam yüklüdür kadının dünyasında. Yüreklerimiz ise anlam dünyasıdır en çok uğradığımız gönül yuvamızdır kadının yüreğinde bu anlam dünyasında hakikate ulaşıyor kadın anlamın dünyasında xwebun oluyor. Kadının dünyasında cinsiyet değil yürek önemlidir yürekten bağlılık yürekten hissetmek yürekten sevmek inanmak sonuna kadar bu hakikate güvenmek önemlidir anlamak ve anlam vermek umut etmek ve umutlu olmak umutlu bakmak önemli kadının dünyasında. Kadının yıldız, yıldız bakan gözlerinin derinliğini anlayabilmek o derinliğe tüm yüreğin ile dokunabilmek erişebilmek önemlidir. Gerçek Aşkı en doğallığı ile yürütebilmek önemlidir. Hakikati anlam, umut, inanç ve aşk ile yürütebilmek önemlidir değerlidir. Kadının bu hakikate, sevgiye, anlama, umuda ve Aşka doğru ilerlemesi tüm ölümlere karşı bir yarış bir koşu yürüten o kadar muhteşem bir güç var ki yürüten bu aşka şükürler olsun. Kadınlar bu Aşkın etrafında çembere durmuş bu Aşkın ışınları ısıtıyor yüreklerini bu aşkın ışınları yakıp, yıkıyor tüm zincirleri tüm bentleri bu ışın ile ilerliyor kadın hakkın yolunda haksızlığın hesabını sormak için hakkın yolunda ilerliyor kadınlar. Çünkü bu Aşkın yolunda kadın yaşamak ve yaşatmak için direniyor...