Gültan Kışanak: CHP'nin raporu 'Türkiye'de Kürt sorunu yok' raporu

  • 18:39 20 Aralık 2025
  • Güncel
ANKARA - Süreci iyi bir şekilde yürütülmesi için Türkiye solunun motive olamadığını belirten Gültan Kışanak, “Burada Kürtler ve AKP masada baş başa kalıyor. CHP'nin raporu 'Türkiye'de Kürt sorunu yok' raporu aslında. Bence bu bizim hepimizin başarısızlığıdır" dedi.
 
Yeşil Sol Parti, Barış ve Demokratik Toplum Süreci kapsamında Ankara'da "Kurucu siyasete çağrı" paneli düzenledi. "Barış, demokrasi ve ekolojik geliş için kurucu siyaset" şiarıyla Tüm Belediye ve Yerel Yönetim Hizmetleri Emekçileri Sendikası (Tüm-Bel Sen) Genel Merkezi'nde gerçekleşen panelin moderatörlüğünü Aydın Şimşek ve Deniz Gümüşel üstlendi.
 
Birinci oturumda ilk olarak söz alan CHP Ankara İl Başkanı Ümit Erkol, Barış ve Demokratik Toplum Süreci ile tüm tarafların barışmak için diyalog kurması gerektiğini ifade ederek, "Partimizdeki ortak duygusu demokrasi isteğimizdir. Bunun için barış ekmek su kadar ihtiyaç. Barışın olmadığı yerde adaletten eşitlikten söz etmek mümkün değil. Gelinen noktada barışı, sadece silahların susması anlamına gelmesi mümkün değil. Barış, demokrasi ve barış kültürü ile sağlanır. Konuşmadan barışmak mümkün değil. İlgili tarafların özgürce, enine boyuna konuşması lazım. Barışın kurban edildiği bir siyaset yerine barışın, sokaklarda sağlandığı bir siyasetin yürütülmesi gerekiyor" dedi.
 
'İnsanlık ve sermaye arasında bir çelişki'
 
Ardından söz alan SYKP PM Üyesi Deniz Derinyol, kapitalizmin artık sadece emek ve sermaye arasında çelişki değil insanlık ve sermaye arasında bir çelişki haline geldiğini belirterek, "Dünyada burjuva, proto faşist iktidarların yükselişe geçmesi tesadüfi değildir. Yeşil kapitalizmin sadece bir oksimoron olduğunu, sermayenin olağan eğilimleri nedeniyle böyle olduğunu kabul etmemiz gerekiyor. Kadınlar açısından da bakım ve yeniden üretim krizinin de sadece keyfi bir uygulama olmadığını kapitalist krizin bir gerekliliği olduğunu görmek gerekiyor" diye konuştu.
 
'Sosyalizm tartışmaları soyut ve kısır'
 
Ekoloji Aktivisti Mehmet Horuş, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'ın İstanbul'daki uluslararası konferansa sunduğu metni ile başlayan sosyalizm tartışmalarına değinerek yürütülen tartışmaların kısır ve soyut olduğunu belirtti. Kürt Özgürlük Hareketinin son 50 yılda canlı bir varlık gibi dünyanın bu dönüşümlerinden de beslenerek pratik bir faaliyet içerisinden olduğunu belirtti.
 
'Toprağı için direnen ile anadil hakkı için direnen aynı önemde'
 
İkinci oturumda aktarımlarda bulunan Tevgera Jinên Azad'lı (TJA) Gültan Kışanak, siyasetin bütün ihtiyaçları sıralayıp tercihler yapılan bir alan olduğunu ifade etti. Siyasette ihtiyaç sıralamasından kaynaklı öncelik sıralamasında farklılıklar olabileceğini dile getiren Gültan Kışanak, "Kürtlerin gündemi ile Türkiye'nin batısında yaşayanlar arasında farklılıklar olacağını kabul etmek gerekiyor. Fakat burada bir hiyerarşi ya da önemlilik atfetmeden ilişki kurmak gerekiyor. Akbelen'de toprağı için direnen köylü ile anadil hakkı için direnenin gündemi farklı ama biri diğerinden kıymetsiz ya da önemsiz değil. Kurucu siyasetin sacayağını doğru oturtursak kesişimsel alanlarımızın olduğunu göreceğiz. Ortak mücadele konusunda bir toplumsal hareket açığa çıkarma konusunda eksikliklerimizin altında yatan temel neden, bunun tek bir parametreye indirgenmesidir. Her türlü ezilmişlik biçiminin, bizi birbirimize bağlayan bir kesişimsel alanı var" diye belirtti.
 
'Direniş karşısında başka bir zemin açıldı'
 
Türkiye demokrasi mücadelesinin direnişi karşısında, iktidar başka bir zemin açmak zorunda kaldığına işaret eden Gültan Kışanak, sürecin iktidarın güdümünde olmadığını belirtti. Gültan Kışanak, "Bu süreci iktidarın oyun alanı gibi görüp reddetmek, bir siyaset biçimi olamaz. Bu alanın açılması için hep birlikte direnerek zorlayıcı rol oynadık. Geldiğimiz aşamada böyle bir süreç açıldı. Bu kapının aralanmasını sağlayan direnişin sahibi bizler, bundan sonra sözümüzü daha güçlü kılıp bu açılan kapıyı daha aralayabilir, sürecin rotasını değiştirebiliriz. İktidarın ne kadar kötü olduğunu tartışmak yerine iktidarı daha da sıkıştırabileceğimiz bir toplumsal enerji ortaya çıkarabiliriz. Biz çok iktidar gördük. Benim çalıştığım gazete bombalandığında, SHP-DYP koalisyonu iktidardaydı. Belki de SHP, DYP'yle o koalisyonu kurmasaydı topyekun bir savaş konsepti uygulanamayacaktı başka bir direniş ortaya çıkacaktı. O kadar köy yakılmayacaktı, o kadar faili meçhul cinayet işlenmeyecekti. Bu mücadeleyi iktidar, seçim, parlamento arasına sıkıştırmanın devrimci demokratik siyasete en büyük zararı vereceğini düşünüyorum. Biz başka bir alternatif sunacak güçteyiz. Bunun tarihsel mirası var. Barış ve Demokrasi mücadelesini uzun soluklu bir mücadele olduğunu yaşayarak öğrendik. Barış ve Demokratik Toplum Süreci olarak adlandırdığımız sürecin bize alanlar açmasını bekliyorum" ifadelerini kullandı.
 
'Kürt hareketi ‘Benim bir gelecek tahayyülüm var’ diyor'
 
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'ın sunduğu perspektif ile başlayan sosyalizm tartışmalarının süreçten bağımsız olmadığının altını çizen Gültan Kışanak, konuşmasının devamında şunları kaydetti: "Anadil mücadelesinin de emek mücadelesinin de demokratik tahayyüllerimiz ile bir ilişkisi var. Önceliklerimizin kesişim alanına ve ortak perspektife bakmak gerekiyor. Yoksa herkes kendi derdine yansın kendi mücadelesini yürütsün şeklinde kalır. Kaldı ki Kürtler açısından ana dil ne kadar önemli bir sorun ise emek sorunu da en az onun kadar önemli, ekoloji sorunu da bir o kadar önemlidir. Türkiye'nin batısındaki emek sorununu daha yakıcı yaşıyor ama bunun anadil sorunu ile bağlantısını görmüyor.
 
Bu kadar büyük bir yoksulluk krizi varsa onun savaşla Kürt sorunu ile bağlantısını görmedikleri için anadil sorunu öteleniyor. Bu süreçle birlikte sosyalizm tartışmalarının başlaması da tesadüf değil. Kürt hareketi şunu söylüyor: Ben sadece devletle olan ilişkimi çözmekten ibaret bir yaklaşım içerisinde değilim, benim bir gelecek tahayyülüm var. Demokratik toplumu da demokratik ulus sosyalizmi ile kurma tahayyülü var. Bu sadece iktidarla bir şeyde anlaşıp anlaşamama meselesine indirgememek için açılmış bir başlıktır.
 
Sürecin başlamasındaki önemli nedenlerden biri de Kürt hareketin stratejik dönüşüm ihtiyacı duymasıdır. Bu stratejik dönüşümü de iktidarla pazarlık yapmadan politik-ideolojik gerekçelerle sıralayarak silahlı mücadeleden demokratik mücadele alanına geçmek gibi stratejik bir kararlılığı da var. Bu süreci nasıl iyi bir şekilde yürütebiliriz konusunda Türkiye solu motive olmadı. Burada Kürtler ve AKP masada baş başa kalıyor. CHP'nin raporu 'Türkiye'de Kürt sorunu yok' raporu aslında. Bence bu bizim hepimizin başarısızlığıdır" ifadelerini kullandı.
 
Panel soru cevap bölümünün ardından sona erdi.