İHD 39’uncu yılında: Devlet geçmişle yüzleşmeli

  • 16:33 17 Temmuz 2025
  • Güncel
HABER MERKEZİ – İHD’nin 39’uncu yılında yapılan açıklamalarda, Kürt sorununun çözümü, ifade özgürlüğü, hasta tutsaklar ve yeni bir toplumsal sözleşme ihtiyacı öne çıktı. Açıklamada, devletin geçmişle yüzleşmesi ve demokratikleşme adımları atması çağrısında bulunuldu. 
 
İnsan Hakları Derneği (İHD), kuruluşunun 39’uncu yılı dolayısıyla birçok kentte düzenlenen etkinliklerle insan hakları mücadelesine dair açıklamalarda bulundu. Açıklamalarda, devletin demokratikleşmesi için geçmişle yüzleşmesi gerektiği belirtilerek, sürece dair yeni bir toplumsal sözleşmenin hazırlanması çağrısı yapıldı.
 
İzmir
 
İHD İzmir Şubesi, derneğin 39’uncu kuruluş yıl dönümü vesilesiyle dernek binasında basın toplantısı düzenledi. Kürtçe ve Türkçe "Haksız mıyım?" yazılı dövizlerin yer aldığı toplantıda açıklamanın Kürtçesini Zilan Gümüş, Türkçesini ise Ali Aydın okudu. Derneğin, "insan hak ve özgürlükleri konusunda çalışmalar yapmak" amacıyla kurulduğu belirtilen açıklamada, derneğin katledilen üye ve yöneticileri anıldı. 
 
39 yıldır yürüttükleri insan hakları, demokrasi ve barış mücadelesine dair tavsiyelerde bulunulan açıklamada, “Coğrafyamızın en önemli demokrasi ve insan hakları sorunlarının başında Kürt meselesinin çözümü gelmektedir. Kürt meselesinin çözümü konusunda devlet ve siyasal iktidar hâlen güvenlikçi politikalarda, ret ve inkâr siyasetinde ısrar etmektedir. Bu politikalarda ısrar, bir yandan demokrasi ve insan hakları ortamının kötüleşmesine ve toplumsal barışın yara almasına neden olurken; öte yandan da Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin ekonomisinde derin tahribatlara yol açmaktadır" ifadeleri kullanıldı. 
 
‘Temel sorunlardan biri Kürt sorunu’ 
 
Belediyelere atanan kayyımlara değinilen açıklamada, Türkiye Cumhuriyeti'nin bu antidemokratik uygulamalar ve insan hakları ihlalleriyle yüzleşmesi gerektiği vurgulandı. Açıklamanın devamında, Kürt sorununun çözümü adına yaşanan gelişmelere işaret edilerek, "Tüm bu gelişmelere karşın devlet henüz barış ve süreç konusunda söylem düzeyini aşan somut bir adım atmamıştır. Derneğimizin 2025 yılı raporlarına göre 335’i ağır olmak üzere bin 412 hasta mahpus hâlen hapishanelerde tutulmaktadır. Çatışma çözümü ve geçmişle yüzleşme sürecini yürütecek, STÖ’lerin ve halkın her düzeyde katılımını esas alacak, BM Silahsızlanma Prosedürleri'ne uygun olarak 'Hakikat, Yüzleşme, Adalet ve Tazmin Komisyonları' ivedilikle kurulmalıdır. Bununla birlikte ortaya konulacak yeni toplumsal sözleşme; Türkiye’nin temel sorunlarından olan Kürt meselesi, Alevilerin talepleri, toplumsal cinsiyet eşitliği, yerinden yönetime dayalı yönetim modeli, anadilinde eğitim-öğretim ve anayasal vatandaşlık gibi somut önermeleri içerecek şekilde hazırlanmalıdır" diye belirtildi. 
 
Türkiye'de ifade özgürlüğü önündeki engellerin kaldırılması ve toplumsal muhalefet üzerindeki baskıların sona erdirilmesi istenilen açıklamada, ayrıca Türkiye'nin taraf olduğu uluslararası sözleşmelere uyması gerektiği kaydedildi. 
 
İnsan hakları savunucuları üzerindeki yargı yoluyla baskı politikasına son verilme çağrısı yapılan açıklamada, “Türkiye, Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Savunucularının Korunması Bildirgesi’ni kabul etmeli ve insan hakları savunucularını koruma konusunda etkin politikalar hayata geçirmelidir" denildi.
 
Dêrsim 
 
İHD Dêrsim Şubesi’nde yapılan açıklamaya DAD, DEM Parti, DBP, Munzur Çevre Derneği, EMEP yöneticileri ve çok sayıda kişi katıldı. Eşbaşkan Nurşat Yeşil, İHD’nin faili meçhullerin yoğun olduğu bir dönemde kurulduğunu, o günden bu yana hem insan hem doğa hakları için mücadele ettiklerini belirtti. Eşbaşkan Özgür Ateş ise devletin geçmişle yüzleşmesi gerektiğini söyledi.
 
Riha
 
İHD Riha Şubesi'nde yapılan toplantıya, şube yöneticileri ve Emek ve Demokrasi Platformu bileşenleri katıldı. Şube Eşbaşkanı Songül Arpa, İHD'nin kuruluş amacını ve ilk günkü kararlılıkla çalışmalarını sürdürdüklerini vurguladı.
 
Dîlok
 
İHD Dîlok Şubesi’nde yapılan toplantıya DEM Parti, DBP ve Emek ve Demokrasi Platformu temsilcileri de katıldı. Ortak açıklamanın Türkçesi Atiye Okay, Kürtçesi ise Bahri Oğuz tarafından okundu. Açıklamada ifade özgürlüğü, demokratikleşme ve Kürt sorununa çözüm çağrısı yinelendi.