‘Ölüye saygı müzakere edilemez'

  • 16:28 6 Eylül 2025
  • Güncel
MÛŞ - Mûş’ta düzenlenen “Barış İnşasında Ölüye Saygı ve Adalet” panelinin ikinci oturumunda, ölüye saygı hakkının barış ve demokrasi için vazgeçilmez olduğu vurgulandı. Panelde, “Ölüye saygı müzakere edilemez” mesajı öne çıktı.
 
Ölüye Saygı ve Adalet İnisiyatifi tarafından Mûş’ta düzenlenen “Barış İnşasında Ölüye Saygı ve Adalet” paneline yoğun katılım oldu. Panelin ikinci oturumunda TJA aktivisti Avukat Gulan Çağın Kaleli, HDP’nin 25 ve 26’ncı Dönem Mûş Milletvekili Avukat Burcu Çelik ile Doç. Dr. Adem Çelik konuşmacı olarak yer aldı.
 
Panelin ikinci oturumunda ilk olarak “Beden, Ölüm ve Hafıza Üçgeninde Kadınların Mücadelesi” başlığı altında konuşan TJA aktivisti Av. Gulan Çağın Kaleli, 6-7 Eylül Pogromu’nda yaşamını yitirenleri andı. Aynı zamanda 6 Eylül Özgür Basın Günü dolayısıyla katledilen özgür basın emekçilerini de anan Gulan Çağın Kaleli, kadın mücadelesine değinerek bunun kolektif bir mücadeleden geldiğini hatırlattı. Devletin kadın bedeni üzerinde egemenlik kurma amacına dikkat çeken Gulan Çağın Kaleli, dünyanın çeşitli yerlerinde buna karşı çıkan kadın hareketlerini anlattı. Gulan Çağın Kaleli, “Kürt kadın hareketinin doğduğu noktaya bakacak olursak, savaşın ortaya koyduğu tahribatlar, erkek devletin kadın bedenini teşhir ederek farklı bir psikolojik savaş yürüttüğünü biliyoruz. Kürt kadın hareketi ‘Jin jiyan azadî’ felsefesi etrafında kenetlendi” dedi.
 
‘Politik yas kamusal yastır’
 
Başlatılan barış süreçlerine dikkat çeken Gulan Çağın Kaleli, süreçlerin bitmesiyle ölülere yönelik saldırıları hatırlattı. Devletin, ölülere saygı duyulup duyulmamasının sınırını çizdiğini dile getiren Gulan Çağın Kaleli, bunun politik bir mesele olduğunu söyledi. Politik ölümlerde, normal ölümlere tanınan yas hakkının tanınmadığını ifade eden Gulan Çağın Kaleli, insan onuru meselesinin yaşarken de yaşamdan sonra da devam ettiğini belirtti. Politik yasın kamusal yas olduğunu vurgulayan Gulan Çağın Kaleli, “İnsanın geride bıraktığı değerler öldükten sonra da devam eder. Bugün geldiğimiz noktada hâlâ gerilla kadın cenazelerinin sokak ortasında teşhir edildiğini gördük. Gerillaların bedeninin ailesine gösterilerek gözdağı verilmek isteniyor. Ekin Wan’ın Varto’da teşhir edildiğini gördük. Hukukçular devreye girdi, bu süreci sahiplendik. Geçenlerde konuyla ilgili Mûş Milletvekili Sümeyye Boz da önerge verdi. Tam da bizim baktığımız yerden yaklaşmıştı. Burada zaman aşımı tartışmasının yapılmaması gerekir. Kendisi tarafından verilen soru önergesi son derece hukuki dayanağı olan bir önergeydi ama ‘kişisel görüşünüz’ denilerek reddedildi” diye konuştu. Gulan Çağın Kaleli, hukukun bu alanda sessiz kaldığını ve cezasızlık kültürünü beslediğini söyledi.
 
‘Ölüye saygının engellendiği yerde barış da engellenir’
 
Ardından söz alan Halkların Demokratik Partisi (HDP) 25 ve 26’ncı Dönem Mûş Milletvekili Av. Burcu Çelik, “Ölüye Saygı: Demokratik Hukuk ve Barışın Temel Dinamikleri” başlığı altında konuştu. Ölüye saygının, iktidarın yasaklarından daha güçlü olduğunu belirten Burcu Çelik, dünyanın farklı coğrafyalarında ölüye saygı için mücadelenin sürdüğünü söyledi. Ölüye saygının engellendiği yerde barışın da engellendiğini vurgulayan Burcu Çelik, bunun bir hukuk, demokrasi ve barış meselesi olduğunun altını çizdi. Burcu Çelik, ölüye saygı gösterilmeden barış ve demokrasinin gelmeyeceğini hatırlatarak, “İnsanların yazılı olmadan kendiliğinden koyduğu ilkeler doğal hukuktur. Bu noktada biz deriz ki, ölüye saygı yalnızca bir gelenek değil, doğal hukuku oluşturan bir ilkedir” dedi.
 
Demokratik hukuk düzeninin yalnızca yaşayanların değil, ölenlerin de hatıralarını ve haklarını koruması gerektiğini dile getiren Burcu Çelik, buradaki ayrımcılığın altının çizilmesi gerektiğini kaydetti. Mezarlıklara ve ölülere yönelik saldırıların barışa zarar verdiğini belirten Burcu Çelik, “Hukukun ve insanlığın ortak meselesi olan şeyleri konuşuyoruz. Bize göre ölüye saygı, demokratik hukukun turnusol kâğıdıdır” dedi. Burcu Çelik, ölüye saygının demokratik hukuk devletinin sınavı olduğunu ve barışın temel koşulu olduğunu ifade etti.
 
'Ölüye saygı müzakere edilemez'
 
Panelde son olarak “Pozitif Barışın Boyutu Olarak Adalet ve Ölüye Saygı” başlığıyla konuşan Doç. Dr. Adem Çelik, Kürtlerin bulunduğu her yerde barış arayışı içinde olduğunu söyledi. Silahların susmasının barış için gerekli olduğunu ama yeterli olmadığını belirten Burcu Çelik, negatif barış yerine pozitif barışa yönelmek gerektiğini kaydetti. Burcu Çelik, “Pozitif barış kavramı bize, barış için sadece silahların susmasının yeterli olmadığını hatırlatıyor. Adalet gibi kavramların da olması gerektiğini söylüyor. Örneğin, çatışmanın temel sebebi olan Kürt kimliğinin tanınması gerekiyor. Devletlerin bakış açısı ile devlet şiddetine maruz kalan kesimlerin barışı anlayış şekli farklıdır. Ölüye saygı müzakere edilemeyecek bir kavramdır” sözlerini kullandı.
 
‘Ölüye saygı ve yas hakkı tanınmalı’
 
Türkiye’de en önemli şiddet biçimlerinden birinin kültürel şiddet olduğunu ifade eden Adem Çelik, bu şiddet biçimine farklı kesimlerin sessiz kaldığını ve bunu doğal karşıladığını söyledi. Çoğulculuğu kabul etmeyen toplumlarda asimetrik yas rejiminin oluştuğunu kaydeden Adem Çelik, “Kürtlerin yas hakkının sistematik inkârı anlamına geliyor. Bazılarının yası tutulmaya değer görülürken bazılarının değersizleştirilmesi söz konusu oluyor. Bu denklem içerisinde ölüye saygı ve yaklaşım arasında asimetrik bir durum var. Kültürel şiddetin yarattığı asimetrik yas boyutu, şiddetin yeniden üretilmesini sağlıyor” dedi.
 
Konuşmaların ardından, oğlunun kemiklerini kutu içinde teslim alan baba Ali Rıza Arslan, her şeye rağmen barışta ısrarcı olduğunu söyledi.
 
Panel, forum bölümünün ardından sona erdi.