
DEM Parti: Fehmi Tosun’un akıbeti açıklansın
- 15:48 2 Eylül 2025
- Siyaset
ANKARA – DEM Parti Milletvekili Ceylan Akça Cupolo, 1995 yılında kaçırılarak kaybedilen Fehmi Tosun’un akıbetinin aydınlatılması için İçişleri ve Adalet bakanlarına soru önergesi verdi.
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Amed Milletvekili Ceylan Akça Cupolo, kaçırılarak kaybedilen Fehmi Tosun’un akıbetinin sorulması için İçişleri Bakanı ve Adalet Bakanlığı’na cevaplaması üzere Meclis Başkanlığı’na soru önergesi verdi.
İçişleri Bakanı ve Adalet Bakanlığı’na gönderilen soru önergesinde şu ifadelere yer verildi: “Fehmi Tosun, 19 Ekim 1995 tarihinde İstanbul Avcılar’daki evinin önünden 34 UD 597 plakalı beyaz bir araçla kaçırılmıştır. Olayın tanıkları arasında eşi Hanım Tosun, 5 çocuğu ve mahalle sakinleri bulunmaktadır. Eşi Hanım Tosun, olay yerine gelen polis memurları ile birlikte Avcılar Polis Karakolu’na giderek kayıp başvurusunda bulunmuş ve olaya karışan aracın plakasını vermiştir. Ancak karakolda görevli polisler, birkaç telefon görüşmesinin ardından plakanın sahte olduğunu belirterek Hanım Tosun’a eşini aramaması gerektiğini ve bulamayacağını söylemiştir.
Devamında Fehmi Tosun’dan bir daha haber alınamamıştır. Tüm iç hukuk yollarını tüketen Hanım Tosun, Fehmi Tosun davasını AİHM’e taşımıştır. Yaşam hakkı ihlallerinde gerekli tüm önlemleri alıp, etkili soruşturmaların yürütülmesini zorunlu kılan talimatları vermeyi taahhüt etmiş ancak bugüne kadar Fehmi Tosun dosyasında etkin bir soruşturma yapılmamış, dosya zamanaşımından takipsizlik kararı verilerek kapatılmıştır.
Olayda kritik öneme sahip delillerden biri aracın plaka numarasıdır. Plaka sahibinin kim olduğuna dair Tosun’un avukatları tarafından 09.10.2015 tarihli başvuruda CMK 172/2 çerçevesinde İçişleri Bakanlığı’ndan talep edilmiş, ancak 4982 sayılı Kanun’un 21. maddesi gereği özel hayatın gizliliği gerekçe gösterilerek reddedilmiştir. Bu delil, olayın aydınlatılmasında hayati öneme sahip olmasına rağmen, savcılık tarafından hiçbir şekilde araştırılmamış; İçişleri Bakanlığı tarafından da Fehmi Tosun’un yaşam hakkının ihlal edildiği bir durumda başkasının özel yaşamı gerekçe gösterilerek ailesine ve avukatlarına bilgi verilmemiştir.
Ayrıca, gazeteci Hasan Özgün’ün cezaevindeki JİTEM mensuplarıyla yaptığı ve Özgür Gündem gazetesinde yayınlanan “İtirafçılık İçin Cezaevleri Üs” başlıklı röportajda, Fehmi Tosun’un kaybedilme olayında Bülent Özbek’in görev aldığı açıkça beyan edilmiş, ancak hakkında yasal herhangi bir işlem yapılmamıştır.”
Adalet Bakanlığı ve İçişleri Bakanlığı tarafından yanıtlanması istenen sorular şunlar:
"*Fehmi Tosun'un kaçırıldığı olayda kullanılan 34 UD 597 plakalı araç kime aittir? Bu araç, kaçırılma olayının yaşandığı tarihte hangi şahıs adına kayıtlı veya kurumun envanterinde yer almaktadır?
*Avcılar Polis Karakolu'na kayıp başvurusunda bulunulduğunda, polis memurlarının plakanın sahte olduğunu iddia etmeleri ve aileye "aramayın" telkininde bulunmaları hakkında bir soruşturma başlatılmış mıdır? Başlatıldıysa bu soruşturmanın akıbeti nedir?
*Dosyanın aydınlatılmasında hayati öneme sahip olan plaka bilgisi, yaşam hakkı ihlalinin söz konusu olduğu bir vakada hangi hukuki dayanakla "özel hayatın gizliliği" gerekçesiyle gizlenmiştir? Bu kararı alan kamu görevlileri hakkında bir idari soruşturma başlatılacak mıdır?
*Bakanlığınız, Fehmi Tosun'un akıbetinin aydınlatılması ve ailesinin adalet arayışının desteklenmesi için ne gibi somut adımlar atmayı planlamaktadır?
*Fehmi Tosun'un kaybedilmesi olayında adı geçen Bülent Özbek hakkında, bu iddialar ilk kez kamuoyuna yansıdığında herhangi bir yasal işlem başlatılmış mıdır? Başlatıldıysa, bu soruşturmanın akıbeti ne olmuştur?
*Fehmi Tosun dosyası neden etkin bir şekilde soruşturulmamıştır? Olayda kritik öneme sahip olan itirafçı beyanlarının savcılık dosyasına neden dahil edilmediği ve araştırılmadığı hakkında bir açıklamanız var mıdır?
*AİHM kararında, devletin etkili soruşturma yürütme taahhüdüne rağmen dosyanın zamanaşımından kapatılmasının hukuki gerekçesi nedir?
*Bu ve benzeri zorla kaybetme vakalarında zamanaşımının uygulanması, yaşam hakkı ihlallerinin cezasız kalmasına yol açmaktadır. Bu durumu önlemek için bakanlığınızın hukuki bir düzenleme yapma planı var mıdır?”