İHD’den ‘Barış’ paneli: Yasal düzenlemeler ve somut adımlar şart

  • 17:27 6 Eylül 2025
  • Güncel
 
ANKARA – İHD’nin düzenlediği “Barış ve Demokrasi” panelinde konuşmacılar, yasal düzenlemelerin derhal yapılması gerektiğine dikkat çekerek, komisyonun bir an önce somut adımlara geçmesi gerektiğini vurguladı.
 
İnsan Hakları Derneği (İHD) Ankara Şubesi, Doğan Taşdelen Çağdaş Sanatlar Merkezi'nde "Barış ve Demokrasi" paneli düzenledi. Panelin ilk oturumunda, DEVA Partisi Genel Başkanı ve Meclis Komisyonu üyesi İdris Şahin, Emek Partisi (EMEP) Merkez Disiplin Kurulu (MDK) Üyesi Şükran Doğan ve Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Sözcüsü Ayşegül Doğan söz aldı.
 
‘Barış herkesin ödün vermesini gerektirir’
 
DEVA Partisi Genel Başkanı ve Meclis Komisyonu üyesi İdris Şahin panelde ilk olarak söz aldı. “Barış süreçleri çetin süreçlerdir” diyen İdris Şahin, “Bu süreçte herkes kazanır ama herkes ödün vermek zorundadır. Bulunduğunuz noktadan hiç geri adım atmadan siyasal uzlaşıya ulaşmak mümkün değildir. Bu nedenle muhalifleriniz sizi dinliyormuş gibi bir dil geliştirmek gerekir. Hz. Mevlana’nın dediği gibi, aynı dili konuşanlar değil, aynı duyguyu paylaşanlar anlaşır. İnsan Hakları Derneği’nin çalışmalarını ve bu topluluğu bir araya getiren şey de aynı duyguyu paylaşmaktır. Kürt sorunu tartışmalarında zaman zaman farklı görüşler ortaya çıktı. Örneğin Kafkas Dernekleri’ni dinlediğimizde onların da benzer talepleri olduğunu gördük. Kişilerin doğuştan sahip oldukları hakları kullanma arzusu evrensel bir durumdur. Etnik kimliklerin en zor değişen kimlikler olduğunu kabul etmek gerekir. Kimlik insanların derisidir. Bu derimizi yüzemeyiz. Ama en zor değişen kimlik de hiç şüphesiz ki etnik kimliklerdir. Bunu da asla yadsıyamayız. Lakin bugünün Türkiye'sinde artık biz kolektif kimliklerin değil, bireysel kimliklerin ön plana çıkartılması suretiyle insan olduğumuz gerçeğini önümüze koyarak bu süreçleri yürütmek gibi bir yükümlülük içerisindeyiz” sözlerini kullandı.
 
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a güvensizlik
 
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın yaptığı açıklamalara ve geçen 11 aya bakıldığında kendisine güven duymadıklarını belirten İdris Şahin şöyle devam etti: “2013’te olduğu gibi bugün de sürecin bazı aktörleri samimi değil. Biz baştan beri Erdoğan’ın samimiyetine güvenmedik. Neredeyse 11 ay geçti, hâlâ aynı samimiyeti görmüyoruz. İhtiyatlı bir iyimserlikle süreci takip ediyoruz. İhtiyatın sebebi Erdoğan’ın tutumları kadar, bölgedeki gelişmeler, özellikle Suriye ve İsrail politikalarıdır. Biz DEVA Partisi olarak terörle mücadeleyi vatandaşların temel hak ve özgürlük taleplerinden ayırıyoruz. Vatandaşın hakları pazarlık konusu edilemez. Demokratik bir devlet, vatandaşının taleplerini karşılamakla yükümlüdür. Bu değişiklikler anayasa gerektiriyorsa anayasa, yasa gerektiriyorsa yasa değişmelidir.”
 
Konuşmasının sonunda İdris Şahin, “Bu süreci kazasız belasız barışa ulaştırmak için elimizden geleni yapmalıyız. Ama iktidarın asıl niyetini ve arkada neler olduğunu da görmeliyiz. Günü kurtarabiliriz ama geleceği karartmamak gerekir” ifadelerini kullandı.
 
‘Komisyon dışında somut adım yok’
 
Emek Partisi (EMEP) Merkez Disiplin Kurulu (MDK) Üyesi Şükran Doğan söz aldı. Şükran Doğan, partisinin komisyonunda yer alan İskender Bayhan’ın saha yoğunluğu nedeniyle programa katılamadığını belirterek, “Bahçeli’nin tokalaşmasıyla sembolleşen bir başlangıç oldu. Peki o günden bugüne ne değişti? Kürt tarafı açısından silah bırakma, ateşkes gibi somut adımlar atıldı. İktidar ve rejim açısından ise halkın görebildiği somut bir adım var mı? Komisyonun kurulması ve kapalı görüşmeler dışında biz henüz böyle bir adım görmedik” dedi.
 
‘Komisyon tek başına yetmez’
 
Komisyonun TBMM çatısı altında çalışmasının, toplumun farklı kesimlerini dinlemesinin kıymetli olduğunu vurgulayan Şükran Doğan, “İktidar komisyonun kurulmasına isteksizdi; barış mücadelesinin ısrarı ve muhalefetin baskısıyla komisyon kuruldu. Bu önemli. Ancak halkın güvenini tazeleyecek, 2013-2015 döneminin tereddütlerini giderecek adımlar henüz atılmadı” dedi.
 
‘Dil hâlâ terörsüz Türkiye’
 
İktidarın hâlâ ‘terörsüz Türkiye’ söyleminde ısrar etmesinin, meseleyi ‘terör sorunu’ olarak kodlamaya devam etmesinin toplumsal güveni zedelediğini belirten Şükran Doğan, Meclis’ten net bir tutum beklediklerini söyledi. Şükran Doğan, “Kürt hareketi silah bırakma iradesini törenle, tüm ülkenin izlediği şekilde açıkladı. Artık TBMM de askeri yöntemlerin terk edildiğini ilan etmeli; ‘Kürt sorununun barışçıl, demokratik yollarla çözüleceğini’ karara bağlamalı. 2013-2015’te süreç aşağıdan yukarıya örülüyordu; bugün ise yukarıdan aşağıya ilerliyor. Güveni sağlamak bu yüzden daha zor. Meclis içi ve dışındaki partilerin önemli bir bölümünün sürecin içinde yer alması kıymetli. Bazı partileri dışarıda tutarsak, bu destek yüzde 80-85’in de üzerine çıkıyor. Komisyonun dahil olmasıyla bu oran yüzde 90-95’e tekabül ediyor. Fakat bu desteğe uygun bir medya dili, toplumsallaştırma çabası ve anlatı göremiyoruz” dedi.
 
‘Yasal güvence şart’
 
Şükran Doğan, önceki dönemden çıkan en önemli dersin yasal güvence olduğunu söyleyerek “Sürecin garantörü hukuk olmalı” dedi. 
 
Şükran Doğan devamında somut önerilerini sıraladı:
 
“*Komisyon dinlemeleri hızlandırılsın: Komisyon bölünerek eşzamanlı dinlemeler yapılsın; dinlemeler sürerken pratik adımlara geçilsin.
 
*Silah bırakma için yasal düzenleme: ‘Silah bırakanların hukuki durumu’ netleştirilsin; ceza hukukuna ilişkin açık düzenlemeler yapılsın.
 
*AİHM kararları gecikmeden uygulansın.
 
*İnfaz ve yeniden cezalandırma pratikleri son bulsun; cezaların uzatılmasına yol açan düzenlemeler kaldırılsın.
 
*Demokrasi ve hak–özgürlükler için öncelikler programı ve takvim ilan edilsin; takvim hızlandırılsın. Meclis, kalıcı barış ve demokratik çözüm için çalışmalarını yoğunlaştırsın.
 
*Kayyum uygulamaları derhal sonlandırılsın.
 
*Barışın sabote edilmesine izin verilmesin, barış dili oluşturulsun; bu dil tüm topluma yaygınlaştırılsın.”
 
Panel, Ayşegül Doğan'ın konuşmasıyla sürdü.