‘Yüzleşme olmadan çatışmasızlık olur ama onurlu barış olmaz’

  • 09:02 28 Haziran 2025
  • Güncel
Rozerin Gültekin
 
İSTANBUL - Hafıza Merkezi’nden Dr. Noemi Levy-Aksu, kalıcı ve onurlu bir barış için yüzleşmenin zorunlu olduğunu belirterek, “Yüzleşme olmadan çatışmasızlık olur ama onurlu barış olmaz” dedi. 
 
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın 27 Şubat’ta yaptığı “Barış ve Demokratik Toplum” çağrısı ile yeni bir süreç başladı. Ardından PKK, 1 Mart’ta ateşkes ilan etti ve 5-7 Mayıs tarihlerinde düzenlediği 12’nci kongresinde aldığı fesih kararını 12 Mayıs’ta kamuoyuna açıkladı. Kürt hareketinin attığı bu somut adımlara rağmen devlet cephesinden henüz somut adımlar atılmadı. Beklenti, devletin yıllardır işlenen katliamlar, hak ihlalleri ve adaletsizliklerle yüzleşmesi yönünde. Tek devlet, tek millet, tek bayrak anlayışıyla yürütülen politikaların tartışmaya açılmadığı ve faillerle yüzleşmenin sağlanmadığı bir ortamda barışın gerçek anlamda mümkün olup olmayacağı ise kamuoyunda tartışılmaya devam ediyor.
 
Bu tartışmalar sürerken, onurlu bir barış için yüzleşmenin taşıdığı önemi Hafıza Merkezi Hafıza ve Barış Çalışmaları Direktörü Dr. Noemi Levy-Aksu değerlendirdi.
 
‘Mesele sadece savaştan ibaret değil, çok katmanlı bir devlet politikası’
 
Osmanlı’nın son döneminden beri devam eden iskan, yerinden edilme ve katliam politikasının sürdürüldüğüne işaret eden Noemi Levy-Aksu, “40 yıllık savaşı bir sonuç olarak değerlendirmek daha doğru olacak. Savaş derin tahribatlara yol açtı. 90’lı yıllarda yerinden edilmeler, faili meçhuller, zorla kaybetmeler yaşandı. Çok katmanlı bir tahribattan bahsediyoruz. Bu tahribatın ekonomik, sosyal ve kültürel boyutu var. Şu anda yaşadığımız süreçte tahribatın tüm boyutları ön planda değil, daha çok silahları bırakma ve çatışmasızlıktan bahsediyoruz. Sürecin ilerleyen zamanlarında çok katmanlı tahribatlara çare aranmalı, siyasi ve sosyal dönüşüme gidilmesi gerekiyor. Çünkü mesele sadece savaştan ibaret değil, çok katmanlı bir devlet politikası” dedi.
 
‘Yüzleşme hakikate erişmek, ortaya çıkarmak ve failleri cezalandırmaktır’
 
Yıllardır sürdürülen savaş politikasının son bulması ve toplumsal barışın inşa edilmesi için gereken adımlara dair konuşan Noemi Levy-Aksu, “Dünyada çok fazla barış örneği var, Türkiye’de de 2015’e kadar devam eden süreçten ders çıkarabiliriz ama her coğrafya ve döneme göre süreç farklı ilerliyor. O nedenle barış için elimizde bir reçete yok. Barışın olması için adalet talebi çok güçlü bir talep. Barış, silahların susması kadar adaletin sağlanması anlamına da geliyor. Barış sürecinde adaletin nasıl sağlanacağı, ne tür mekanizmaların oluşacağı üzerine düşünmek çok önemli. Barışın inşasında tartışma konusunda ana unsur olarak adaletin sağlanmasını görmek lazım. Yüzleşme de, adaletin parçasıdır. Yüzleşme, hakikate erişmek, ortaya çıkarmak ve failleri cezalandırmaktır. Yüzleşme, adalet ve hakikati içeren bir taleptir. Mağdurlar, mağdur yakınları ve bu alanda çalışma yürüten hak savunucuları için yüzleşme öncelikli bir taleptir ama aslında tüm toplumu ilgilendirir. Yüzleşme, yaşananların tekrardan yaşanmaması için çok önemli bir yöntemdir. Suçların arkasında ırkçılık, milliyetçilik, devlet şiddeti ve sömürgecilik var. Yüzleşme, tüm bu meseleleri tartışmaya açmak için gereklidir. Yüzleşmenin amacı yarını değiştirmek ve dönüştürmektir. Daha adil, eşit, demokratik bir toplumu yaratmak için önemlidir. Yani kalıcı barış için yüzleşme çok önemli bir unsurdur” ifadelerini kullandı.
 
‘Yüzleşme olmadan çatışmasızlık olur ama onurlu barış olmaz’
 
Geçmişte farklı ülkelerde yaşanan barış süreçlerinde ortaya çıkan eleştirilerden birinin, kurulan çözüm odaklı mekanizmaların bir süre sonra işlevsizleşmesi ve çözümlerin toplumsallaşmaması olduğunu söyleyen Noemi Levy-Aksu, “Mekanizmalar önemli ama asıl önemli olan süreç bittiği zaman yüzleşmenin nasıl devam edeceği sorusu. Yüzleşmeyi devam ettirmek için çok ciddi reformlar lazım. Farklı eğitim politikası, farklı akademi ve farklı bir sivil alan gerekiyor. Yüzleşmeyi konuşacak bir alan olmadığı sürece yüzleşme çok yüzeysel kalır. Barış derken Kürt meselesini konuşuyoruz ancak Türkiye’nin farklı kesimlere yönelik hak ihlalleri, ayrımcılık ve şiddet içeren bir tarihi var. Bunun için belli bir döneme ve meseleye sınırlı kalmadan yüzleşme sağlanmalı. Demokratik ve kapsayıcı biçimde yüzleşmeyi sağlayabilecek yeni politikalara ihtiyaç var. Bunlar bir günde olacak şeyler değil ama bunları hiç konuşmadan kalıcı bir barışın, demokratik bir toplumun oluşturulabileceğini düşünmek gerçekçi değil. Yüzleşme olmadan çatışmasızlık olur ama onurlu barış olmaz. Demokrasiyi, temel hakları ve özgürlükleri engelleyen sorunları konuşmadan toplumsal barışı tesis etmek çok zor” dedi.
 
‘İnsanları bir araya getirme konusunda rol almaya çalışacağız’
 
Sadece silahsızlanmaya ya da çatışmasızlığa odaklanmadan, toplumun büyük kesiminin arzu ettiği toplumsal barış kavramının neyi kapsadığı sorularına cevap olunması gerektiğinin altını çizen Noemi Levy-Aksu, “Çok farklı meseleleri bir arada tartışma yöntemlerini bulabilmemiz lazım. Sıfırdan üretilen bir konu değil, bu konuda çok fazla deneyim var ve bunları bugünkü konjonktür içinde yeniden dile getirmek gerekiyor. Türkiye şu anda çok kutuplaşmış bir ülke, dolayısıyla farklı görüşlerde, coğrafyalarda bulunan insanları bir araya getirmek ve tartışmaları büyütmek kolay bir şey değil, herkes bunun yolunu arıyor. Bölünmüş, kutuplaşmış bir toplumu anlamak ve çözüm geliştirmek için çok yönlü görüşlere ve çalışmalara ihtiyacımız var. Sivil toplum tek başına birçok saldırı altında ama başka aktörlere eklemlenerek dayanışma pratiği geliştirebileceğini düşünüyorum. Hafıza Merkezi, kurulduğundan beri barış meselesini konuşuyor. Önümüzdeki dönemde daha fazla bilgi üretme, birlikte düşünme ve insanları bir araya getirme konusunda rol almaya çalışacağız” ifadelerini kullandı.