1 Eylül yürüyüşlerinden ortak mesaj: Barış için Öcalan’a özgürlük

  • 19:51 1 Eylül 2025
  • Güncel
 
HABER MERKEZİ – “Demokratik Toplum için Barışa Ses Ver” şiarıyla   Serhat kentlerinde düzenlenen yürüyüşlerde, “Barış bir tercih değil, halklarımızın ortak varoluş koşuludur” mesajı verildi.
 
1 Eylül Dünya Barış Günü dolayısıyla Serhat'ın birçok kentinde başta kadınlar olmak üzere yurttaşlar alanlara çıkarak taleplerini dile getirdi. 
 
Agirî
 
Agirî’de 1 Eylül Dünya Barış Günü programı, DEM Parti İl Örgütü önünden Millet Bahçesi’ne kadar gerçekleştirilen kitlesel yürüyüşle başladı. DEM Parti öncülüğünde gerçekleşen yürüyüşe kentte bulunan sivil toplum örgütleri, siyasi partiler ve çok sayıda yurttaş katıldı. Kadınlar yürüyüşe ulusal kıyafetleriyle katılırken, yürüyüş boyunca sık sık “Jin, jiyan, azadî” sloganı atıldı. Konser alanında sona eren yürüyüşün ardından halk halay çekti.
 
Halayların ardından, 1 Eylül Dünya Barış Günü'ne ilişkin basın metni okundu.
 
Sonrasında DEM Parti Ağrı Milletvekili Heval Bozdağ, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın 1 Eylül Dünya Barış Günü mesajını kamuoyuyla paylaştı.
 
Konuşmaların ardından sanatçı Arhat sahne aldı. 
 
Program halaylarla sona erdi.
 
 
 
 
Colemêrg
 
1 Eylül Dünya Barış Günü kapsamında, Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) öncülüğünde Colemêrg merkezde yürüyüş düzenlendi. Yürüyüşün ardından, eski belediye binası önünde bir basın açıklaması yapıldı.
 
Etkinliğe DEM Parti Milletvekili Onur Düşünmez, Parti Meclisi üyeleri, Hakkari Emek ve Demokrasi Platformu bileşenleri ile çok sayıda yurttaş katıldı.
 
“Demokratik Toplum İçin Barışa Ses Ver” pankartının taşındığı açıklamada, basın metnini DEM Parti İl Eşbaşkanı Evin Tan okudu.
 
Îdir
 
Demokratik Platformlar Kurumu öncülüğünde Îdir’de basın açıklaması gerçekleştirildi. Musa Anter Meydanı’nda yapılan açıklamaya DEM Parti Îdir Milletvekili Yılmaz Hun, Îdir Belediyesi Eşbaşkanları Nejla Kum, Mehmet Nuri Güneş ile çok sayıda kişi katıldı. Kitle adına basın metnini DEM Parti Merkez İlçe Eşbaşkanı Fatma Kaya okudu.
 
Açıklama, “Bijî aşîtî” sloganıyla sona erdi. 
 
Qers 
 
Qers’te de Demokratik Platformlar Kurumu kent merkezinde 1 Eylül Dünya Barış Günü dolayısıyla basın açıklaması gerçekleştirdi. Faik Bey Caddesi üzerinde yapılan açıklamanın ardından insan zinciri kuran yurttaşlar, barış çağrısını sahiplendiğini belirtti.
 
Ortak açıklama
 
“Demokratik toplum için barışa ses ver” başlıklı ortak açıklama, Albert Einstein’ın şu cümlesiyle başlıyor: Üçüncü Dünya Savaşı nasıl olacak bilmiyorum ama dördüncüsünün taş ve sopalarla olacağını biliyorum."
 
Açıklamanın devamında şu ifadeler kullanıldı: 
 
“İnsanlık, kapitalist modernitenin derinleşen krizleriyle birlikte yeni bir tarihsel dönemeçten geçmektedir. İkinci Dünya Savaşı’nın ardından ilan edilen 1 Eylül Dünya Barış Günü, o günün karanlığını aşmak isteyen halkların faşizme karşı direnişinin sembolüydü. Ancak bugün, Sayın Abdullah Öcalan’ın yıllardır işaret ettiği gibi, insanlık Üçüncü Dünya Savaşı’nın girdaplarında yaşamaktadır. Küresel sermayenin sistem krizi ve emperyalist paylaşım savaşları, halkların yaşam alanlarını birer savaş meydanına çevirmektedir.
 
Bu savaş artık yalnızca askeri boyutla sınırlı kalmayıp, ekonomik ve diplomatik boyutlarıyla da kendini göstermektedir. Kapitalist modernite sisteminin yaşadığı kriz derinleştikçe savaşlar da farklı boyutlar kazanıp derinleşmektedir. Bu durum toplumun tüm hücrelerinde, kentlerde, köylerde, doğada ve gündelik yaşamda büyük bir yıkım yaratmaktadır. Açlık, yoksulluk, göç ve ölüm artık milyonların ortak kaderi haline getirilmeye çalışılmaktadır. İçinden geçtiğimiz bu süreçte de üçüncü dünya savaşının merkezine dönüşen Ortadoğu coğrafyasında olan bitenler savaşın insanlık dışı tüm gerçekliğini gözler önüne sermektedir. Filistin’de, çocuklar, İsrail’in sömürgeci ve işgalci politikaları nedeniyle açlıktan ölmekte, Suriye’de, başta HTŞ olmak üzere cihatçı örgütlerin saldırıları sonucu, Alevi, Dürzi gibi farklı inanç ve kimliklere sahip halklar katliamdan geçirilmektedir. Yine aynı şekilde üçüncü dünya savaşı konseptinin başka bir parçası olan Ukrayna’da, emperyalist güçler arasındaki nüfuz savaşının ağır faturası, bu coğrafyada yaşayan masum halka çıkartılmaktadır.
 
Dünyada ve Ortadoğu’da yaşanan durum bu iken Türkiye’de ve Kürdistan’da da halklarımız uzun yıllardır savaşın gölgesinde yaşamaktadır. Kürt sorunu, yüz yılı aşkın bir inkâr ve imha politikasıyla çözümsüz bırakılmıştır. Yoğun imha ve inkar politikalarına karşı, Kürt halkı direnmiş ve büyük bedeller ödeyerek varlık mücadelesini sürdürmüştür. 
 
Şimdi özgürlük zamanı 
 
Bugün Kürt sorununun demokratik çözümüne dair Meclis’te yürütülen tartışmalardan sonuç alınmak isteniyorsa başta,'Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı' ile barış ve çözüm iradesini ortaya koyan, sürecin mimarı ve yürütücüsü Sayın Abdullah Öcalan’ın özgür çalışır koşulları biran önce sağlanmalıdır.Aynı zamanda bütünsel hukuk kapsamında, Kürt halkının varlığı ve halk olmaktan doğan bütün hakları yasal güvence altına alınıp, resmi statüye kavuşturulmalıdır.Bin yıllık kardeşlik söylemine denk düşecek adımlar atılmalı,özellikle son yüzyıldır yoğunlaşan asimilasyon politikalarından vaz geçilmeli,bunun için de  başta anadilde eğitim hakkı olmak üzere, Kürtlerin her türlü kültürel hakkı tanınmalıdır.Kayyım atamaları gibi halkın iradesini yok sayan uygulamalar terk edilmeli ve Demokratik Siyaset yapmanın önündeki engeller kaldırılmalıdır.
 
Kürt sorununun demokratik, onurlu ve kalıcı çözümü; yalnızca Kürt halkının değil, Türklerin, Arapların, Lazların, Çerkeslerin, Alevilerin, Êzidîlerin ve bu topraklarda yaşayan tüm halkların geleceğinin anahtarıdır. Biz biliyoruz ki barış bir tercih değil; halklarımızın ortak varoluş koşuludur. Barış ile demokratik toplumu inşa etmek, demokratik toplumun inşasıyla barışı kalıcı hale getirmek, tüm halkların huzuru ve özgürlüğü için yegâne çözümdür.
 
Sayın Öcalan’ın paradigmasının işaret ettiği gibi, çözüm yalnızca silahların susması değil; stratejisi demokratik siyaset, taktiği ise bütünsel hukuk ve öz savunma olan demokratik toplumun inşasıdır. Bu ise yerelden başlayıp halkların, değişim dönüşümü esas alarak kapitalist sistemin topluma enjekte ettiği hastalıklı tüm yapılardan arınmasıyla mümkündür. Hastalıklarından arınmış toplum, doğal toplumdur. Doğal toplum, komünal toplum hakikati ile inşa edilmiş, demokratik işleyişi esas alan ahlaki politik toplumdur. İnsanlık barışa ve huzura ancak komünal toplumu inşa ederek kavuşa bilecektir. 
 
1 Eylül’de barışa ses verelim
 
1 Eylül, yalnızca geçmiş savaşların anısı değil; aynı zamanda bugünün büyük tehlikesine karşı halkların özgür geleceğinin çağrısıdır. Dün faşizme karşı yükseltilen barış çığlığı, bugün Ortadoğu’nun, Türkiye’nin ve tüm insanlığın yeniden yükseltmesi gereken ortak çağrıdır.
 
Sayın Abdullah Öcalan’ın 27 Şubat 'Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı’, başta Türkiye ve Kürdistan halkları olmak üzere, tüm Ortadoğu ve dünya halkları için yapılmış en güçlü barış çağrısıdır. Bu coğrafyaların ezilen halkları, emekçileri, kadınları, gençleri ve tüm üretici güçleri olarak; demokratik toplum sosyalizminin ve halkların kardeşliğinin mümkün olduğuna inanarak, Sayın Öcalan’ın Barış Çağrısını,1 Eylül Dünya Barış Günü meydanlarda en güçlü şekilde sahiplenmek bizleri barışa bir adım daha yaklaştıracaktır.  Barış için yapılan bu çağrı, aynı zamanda sömürüye, cinsiyetçiliğe, milliyetçiliğe, doğa talanına ve emperyalizme karşı bir çağrıdır.
 
Savaşsız, sömürüsüz, demokratik toplumun inşa edildiği bir dünya bizlerin ellerinde, dayanışma ve mücadele ile kurulacaktır!”