'Mülteciliği yaratan nedenlere son verilmeli'

  • 14:03 20 Haziran 2025
  • Güncel
 
HABER MERKEZİ - 20 Haziran Dünya Mülteciler Günü dolayısıyla yapılan açıklamalarda, mülteciliği yaratan savaşlara ve çatışma ortamına son verilmesi gerektiği belirtilerek, mültecilerin temel haklarını kullanabilmeleri için kalıcı çözüm geliştirilmesi çağrısında bulunuldu.
 
20 Haziran Dünya Mülteciler Günü dolayısıyla, mültecilerin göç yollarında ve gittikleri ülkelerde maruz kaldıkları ihlallere dikkat çekmek için birçok kentte açıklama yapıldı. 
 
İstanbul 
 
İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi Göç ve Mülteci Hakları Komisyonu, 20 Haziran Dünya Mülteciler Günü dolayısıyla basın toplantısı gerçekleştirdi. Toplantıda “Sığınma hakkını değil, sınırları kaldırın” pankartının açıldığı toplantıya, hak savunucuları katıldı. Toplantıda, basın metnini İHD İstanbul Şubesi Göç ve Mülteci Hakları Komisyonu üyesi Gülseren Yoleri okudu.
 
Mültecilere yönelik insanca yaşam politikalarının güçlendirilmesi gerektiğini ifade eden Gülseren Yoleri, “Devletlerin kendi güvenlikleri ve refahı için mültecilere sınırlarını kapatmaları ve mültecileri kabul etmemeleri; savaşlardan, ekonomik ve siyasal nedenlerden dolayı daha güvenli ülkelere ulaşmak isteyen mültecileri insan kaçakçılarının hedefi haline getirmekte, güvensiz ve tehlikeli yollara mecbur bırakmaktadır. Ne yazık ki bugün mülteciler için Ege Denizi ve Akdeniz gibi sınırlar da birer mezarlık haline gelmiştir. Denizlerde yaşamını yitirmeyen mülteciler bu defa da sınırlarda devletlerin şiddetine maruz kalmakta, işkenceye, açlığa ve soğuğa maruz bırakılmakta, değerli eşyaları gasp edilmekte, hukuki korumanın dışında bırakılarak geri itilmektedirler. Bu olaylar sırasında özellikle çocuklar ve kadınlar olmak üzere tüm mültecilerin yaşamlarına yönelik ağır tehdit oluşmaktadır” şeklinde konuştu.
 
‘İnsan onuruna uygun yaşam koşulları sağlanmalı’
 
Mülteci kamplarında birçok sorunun meydana geldiğini ifade eden Gülseren Yoleri, “Örnek olarak Yunanistan’da çıkan yangınla gündeme gelen Moria Kampı gibi. BM Gözetimi altında bulunan Mahmur Göçmen Kampında da ciddi sorunlar yaşanmaktadır. Türkiye tarafından yürütülen sınır ötesi operasyonlarda sivillerin zarar gördüğü hava saldırılarına maruz kalan kampta kalanların güvenliğinin sağlanması için gereken önlemler alınmalı, uluslararası destek sağlanmalıdır. Yine Suriye sınırları içindeki kamplarda bulunan sığınmacıların da can güvenlikleri korunmalı ve insan onuruna uygun yaşam sürmeleri sağlanmalıdır” ifadelerine yer verdi.
 
Mültecilerin gerek Türkiye’de gerekse sığındıkları diğer ülkelerde, ülkelerin ekonomik çıkarlarına, dış politikalarına malzeme edildiğini ve keyfi uygulamalara maruz kaldığına dikkat çeken Gülseren Yoleri, “Tüm devletleri çatışmalara, savaşlara ve küresel çapta sömürü politikalarına son vererek mülteciliği yaratan nedenleri ortadan kaldırmaya, sığınma hakkına ve mültecilik hukukuna uymaya, bu doğrultuda sorumluluk almaya, mülteciler için insanca yaşama koşullarını oluşturmaya ve mültecileri siyasi pazarlık konusu yapmayan hak odaklı insani politikalar üretmeye, mültecilerin eğitim, barınma, beslenme, çalışma ve sağlığa erişim gibi temel haklarının sağlanması konusunda kalıcı çözümler geliştirmeye çağırıyoruz” dedi.
 
Gülseren Yoleri yapılması gereken maddeleri şu şekilde sıraladı:
 
“*1951 BM Cenevre Sözleşmesi ile düzenlenen ve korunan “sığınma hakkı” bir insan hakkıdır, mültecilerin bu hakka erişimi sağlansın,
 
*Türkiye, 1951 BM Cenevre sözleşmesine koyduğu coğrafi çekinceyi kaldırsın ve ülkede bulunan mültecilere hukuki statü sağlansın,
 
*Geri gönderme yasağını ihlal eden ve sığınma hakkı ihlallerine neden olan AB Türkiye arasındaki Geri Kabul Anlaşması iptal edilsin,
 
*Mültecilere yönelik ayrımcı, ırkçı yaklaşımlar, nefret söylem ve eylemleri ile mültecilere yönelik nefret suçlarında cezasızlık önlensin,
 
*Mülteci kadın, çocuk, LGBTİ+, yaşlı, engelli gibi kırılgan mülteci gruplar için uygun koruma ve imkanlara erişim sağlansın,
 
*Eğitim, sağlık ve benzeri temel ihtiyaç alanlarına ve bütün kamu hizmetlerine anadilde erişim sağlansın,
 
*Geri Gönderme Merkezleri kapatılsın, idari gözetim uygulamasına son verilsin,
 
*Mültecilik, ancak mülteciliği yaratan nedenlerin önlenmesi ile önlenebilir, savaşları, çatışmaları, ekonomik ve ekolojik krizleri önleyin.”
 
 Ankara 
 
DEM Parti Göçmen ve Mülteci Komisyonu Eşsözcüleri Özgül Saki ve Murad Mıhçı imzasıyla yapılan yazılı açıklamada, savaşlar, baskılar, sömürü ve ekolojik krizler nedeniyle milyonlarca insanın yerinden edildiği ve Türkiye'de göçmenlerin güvencesiz, statüsüz bir hayat sürdüğü vurgulandı. GGM’lerde kötü muamelelerin yaşandığına dikkat çekilen açıklamada, özellikle kadın, çocuk ve LGBTİ+ göçmenlerin çoklu ayrımcılığa maruz kaldığı belirtildi.
 
Açıklamada talepler şu şekilde sıralandı: 
 
"*Göçmenler “misafir” değil, eşit haklara sahip toplumsal öznelerdir.
 
*Geri Kabul Anlaşması feshedilmeli, coğrafi çekince kaldırılmalıdır.
 
*Tüm göçmenlere statü ve temel haklara erişim sağlanmalıdır.
 
*GGM’ler kapatılmalı, keyfi tahdit kodları ve sınır dışı uygulamaları sona ermelidir.
 
*Yeni göç dalgalarına karşı insan hakları esas alınmalıdır."
 
DEM Parti, herkesi “sınırsız, sınıfsız ve sömürüsüz bir dünyada” göçmenlerle dayanışmaya çağırdı.
 
İzmir
 
İHD İzmir Şubesi Mülteci Komisyonu, 20 Haziran Dünya Mülteciler Günü dolayısıyla Konak’taki dernek binasında bir basın toplantısı düzenledi. Toplantıya Mülteci Medyası Derneği, İzmir Mülteci Dayanışma Platformu, ÇHD ve ÖHD İzmir şubeleri, İnsan Hakları Gündemi Derneği, Foça Barış Kadınları gibi birçok kurum da destek verdi. Toplantıda basın metnini, İHD İzmir Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi Av. Ahmet Rodi Polat yaptı. 
 
Toplantıda, mültecilerin Türkiye’de sistematik hak ihlallerine uğradığı vurgulandı. Özellikle mülteci haklarını savunan aktivistlerin de baskı gördüğünü belirtilen toplantıda örnek olarak,  barışçıl söylemleriyle tanınan Taha El Gazi’nin vatandaşlığının kamu güvenliği gerekçesiyle iptal edilmesi ve “gönüllü geri dönüş” belgesi imzalatılarak Türkiye'den ayrılmak zorunda bırakılması hatırlatıldı.
 
Ayrıca, uluslararası koruma başvurusu reddedilenlerin yargı süreci tamamlanmadan sağlık ve temel hizmetlere erişiminin kesilmesinin hukuk dışı olduğuna dikkat çekildi. “İltica en temel insan hakkıdır” denilen toplantıda, devletin insan hakları yükümlülüklerini yerine getirmesi istendi.